Toplumlar gençlik ruhuyla canlılıklarını korur, onunla gelişir ve onunla ihtişama ulaşırlar. Bu ruhu kaybedince de, kılcalları kesilmiş çiçekler gibi pörsür, dökülür ve ayaklar altında kalırlar. Delikanlılık çağında ve mektep sıralarında iken hemen her genç, millete hizmet aşkı ve vatan sevgisi gibi duygularla sık sık gerilir, toplumun yaralarını sarmaktan bu ülke ve bu ülke insanını yükseltmekten dem vurur; hissizliğe ve hareketsizliğe …
Devamını Oku »Bütün Yazılar
Sızıntı Başyazıları: Söğüt’ün Bağrındaki Diriliş
Dünya kuruldu kurulalı gündüzler geceleri, ışık da karanlığı adım adım takip etmekte; yok olmaları varolmalar, ölmeleri de dirilmeler kovalayıp durmaktadır. Toprağın sinesinde kendini çürümeye salmış bir tohum, sümbül hayatını netice vermekte; kayaların bağrını döl yatağı edinmiş minik çam çekirdeği, şartların müsamahasızlığına rağmen salkım salkım boy atıp gelişmekte ve tıpkı hasmını yenmiş bir gladyatör havası içinde, dalların diliyle gerilip varlığını haykırmaktadır. …
Devamını Oku »Siz Hiç Hıdır Öğretmen Oldunuz mu? – Veysel Karani Gümüşdereli
Bir gün gözünüzü açtığınızda insanlığa, geride ne varsa bırakıp çıktınız mı yola? Gözü yaşlı ananızı, size buruk bir gururla bakan babanızı, yüreğinize tutunmaya çalışan kardeşlerinizi, rahatça yaşanabilecek bir hayatı geride bırakıp koştunuz mu insanlara el uzatmaya? Elektriğin, suyun, can güvenliğinin olmadığı ülkelere gittiniz mi fedakarlık ruhuyla? “Üzerinde adımın yazılı olduğu bir kurşun varsa eğer, o kurşun beni burada da bulur, …
Devamını Oku »BAMTELİ : Aman Zehirlenmeyin
Peygamber Efendimiz bazen bir mecliste yetmiş ya da yüz defa istiğfar ederdi; biz de hiç olmazsa günde yedi veya on defa gönülden bağışlanma dilesek!.. Günümüzün insanı genel tavırları itibariyle her şeyi halletmiş gibi ciddi bir emniyet içinde yaşıyor; istiğfar ve tevbe gibi çok önemli dinamiklere uzak bulunuyor. Bağışlanma talebinin sözle yapılanına “istiğfar” denir. İstiğfar; insanın, içine düştüğü bir hatanın pişmanlığıyla …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları : Izdıraplı Nesiller ve Ufuktaki Işık
Yıllardır buhurdanlık gibi tütüp duran sînelerimizde birer inilti, dudaklarımızda birer çığlık hâline gelen senin ızdırap ve acılarınla, yine senin imdâdına koşmak istedik. Çevremizde sis ve duman, önümüzde ardarda mânialar; hissiyatımız sarsık, ruhlarımız yaralı; yer yer aksak karıncalar gibi sekerek, zaman zaman yanıp kül oluncaya kadar ateşin etrâfında pervaz eden kelebekler gibi uçarak senin gurbet ve senin yalnızlığın için çırpınıp durduk. …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları : Millî Ruh Düşüncesi
Bir millet, dünüyle içli-dışlı olduğu, hassâsiyetle özünü koruduğu sürece, yarınlarını teminat altına almış ve varlığını en sağlam temeller üzerine oturtmuş sayılır. Geçmişini görmemezlikten gelip dününü bütün bütün unuttuğu, ruh kökünden uzaklaşıp özüne yabancılaştığı sürece de, her esen rüzgârla yer değiştiren çer-çöp gibi savrulup durur ve kat’iyyen istikbâl vâdedici olamaz. Evet bir millet, istikbâlinin emânetçileri olan genç kuşaklara, müspet ilimleri tâlim …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Zirvedeki Ruhlar
Düşünceleri duru, seciyeleri temiz, vücudları dinç, gözleri keskin, bakışları berrâk; yürekleri topyekûn insanlığa karşı insanî hislerle dolup boşalan, kendi millet ve çevrelerine karşı da sevgi, merhamet ve hoşgörüyle çarpan zirvedeki ruhlar, dünden bugüne tarihi hadiselere yön vermiş, tarihin yükünü ense kökünde taşımış bir düzine kutsilerdir ki, zaman, onlar ve onların sundukları mesajlarla itibârilikten çıkarak değer kazanır, mekân ve mekânın bağrındaki …
Devamını Oku »Ezan – Ahmet Altan
Arada bir öğlenleri Kadıköy’deki Osmanağa Camii’nin yanına gidiyorum. Oradaki müezzinin sesini seviyorum. Ezanı kendine has bir tarzda, araları biraz uzatarak ve çok güzel okuyor. Cumaları söyleyişi sanki daha da tatlılaşıyor. Güzel söylenen ezanı seviyorum. Benim her öğlen gidip ezan dinlememin bir hediyesi gibi biraz önce gelen bir paketten Ahmet Özhan’ın söylediği ilahilerin başında ezan çıktı. Şimdi onu dinliyorum. Bir ney …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Mukaddes Göç
Göç, yaratıldığı günden bu yana hiç durmak bilmeyen insanoğlu için umumî mânâda; insanlar arasında seçkinlerden seçkin aydınlık ordusu kutsiler için de hususî mânâda ve aynı zamanda medeniyet tarihini de yakından alâkadar eden önemli bir mefhûmdur. Evet, bir tarafta anne karnından çocukluğa, çocukluktan delikanlılık ve olgunluğa, derken yaşlılık ve ölüme uğrayarak upuzun bir sefere çıkmış gariplerden garip insan fertleri; diğer yanda, …
Devamını Oku »Ashabı Güzin Hakkında Vazifemiz ve Cemel ve Sıffin Vakaları
Ashabı kiram; Enbiyayı izâm gibi mâsum değildirler, hasbelbeşeriye içlerinde bâzı mertebe kusur veya içtihadında hatâ eden bulunabilirdi, lâkin herbiri hüsn-i niyete, safveti itikada malik, huzur-ı nebevide bulunmak şerefine nail, İslâma hadim bulunmuş olduğundan onların herkesten ziyade Cenab-ı Hakkın mağrifetine, Hazreti Peygamberin şefaatine mazhar olacakları intibahtan varestedir. Ashabı Güzin; zübdei ümmet, vesîlei hidayettir, onlardan herhangisine ittiba eden kimse sahai hidayete vâsıl …
Devamını Oku »