Yıllar var ki, milletimizin kaderiyle alâkalı, ileriye dönük ciddî hiç bir plânımız olmadı. Bu bulanık zaman dilimi içinde, hayırları hep nevzuhûr tecellîleriyle tanıdık; şerleri de, gelip millete tosladığında veya çarpıp onu yere serdiğinde.. yani bıçak kemiğe dayandığında. Dünyâda olup-biten hâdiseleri, anlayıp değerlendirmek bir yana, bunlar arasında doğrudan doğruya bizi alâkadar edenleri dahi sezip-kavrayamadık. Sezip-kavramak şöyle dursun, elli defa, hasım bir …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: İnbisât
Genişleme, yayılma, içte derinleşme ve kendi tabiatını aşma mânâlarına gelen inbisât; erbâbınca, şer’î hudutlar çerçevesinde, gönlün herkese açılması, tatlı dil ve güler yüzle hoşnut edilebilecek herkesin hoşnut edilmesi.. ve Allah’la münasebet açısından da havf ü recâ halîtası bir hâletin, insan benliğine hükmetmesinden ibarettir ki, bu seviyeye ulaşan kalbler, huzurda bulunmanın heybetiyle soluklarını yutar, huzur esintilerinin neşe ve sevinciyle de dışarıya …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Millî Öfke
Ortaasya’daki kıpırdanışlar, birkaç asırdan beri rûhunu yitirmiş, paramparça olmuş bir milletin yeniden diriliş hareketleridir. Bu mübârek topluluk şu anda, can damarını koparan, kanını emen hasımlarını tanıma, bir esaret tasması gibi boynunda taşıdığı zincirleri kırma ve özüyle bütünleşip “kendi olma” mücâdelesini vermektedir. Bu mücâdele ve onun stratejisi ne seviyede olursa olsun, onun, asırlar boyu varlığını tehdit eden ve bütün hayat kaynaklarını …
Devamını Oku »‘Umumî ilânât’ – Abdullah Aymaz
Devirler değişse de cevirler değişmediği için yine akla gelmedik iftiralar, karalamalar ve itibarsızlaştırmalar gündemde idi. Bir talebesi “Efendim son hadiseler…” deyince, Üstad Hazretleri, “Evet, dedi, ‘Beyannameyi bahâne ederek, Kur’an’ın fedakâr talebelerine insafsızca hücum ediyorlar. Yayınlanan tekzip mektubunda kanunî suç mevzuu olabilecek hiçbir şey, hatta hiçbir kelime dahi yoktur. Sadece efkâr-ı umûmiyeye yanlış aksettirilmiş bir hadisenin ve bir çok iftiraların tashihinden …
Devamını Oku »Bamteli: MAHPUSLAR, MAZLUMLAR, MUHÂCİRLER VE HİMMET
Şu enâniyet asrında cinnet hummalarından kurtulmanın yolu, nazar dağınıklığına düşmemek ve her işi Allah için işlemektir. Bazen, farkına varmadan, gerçek kalbî derinliğimizin üstünde “görünme arzusu”, kendimizi duyurma isteği olabilir içimizde. Allah’a kendimizi ifade etmek istediğimiz zaman, kendimizi başkalarına duyurma gibi bir niyet de bulunabilir ki, bu nefis dürtüsü, bir ruhî rahatsızlık ve hastalık sayılabilir. O, insanı, Allah’a yakın olması gerektiği …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Kabz u Bast
Hemen her seviyedeki insanın, değişik buudlarda yaşama yörüngesi içine girip onu tesir altına alan “kabz u bast”, yaşadığı hayatın şuurunda olan ve hayatını duyarak yaşayan hemen her ferdi alâkadar eder. Kabz; tutulma, derdest edilme, avuç içine alınma, can çıkacak hâle gelme; ya da insanın, mânevî feyizlerin kesilmesi ve mâhiyetindeki boşlukları itibarıyla, aslında sımsıkı bir münasebet içinde bulunması lâzım gelen ebedî …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Mağdur Ülkeler
Uzun yıllardan beri mutluluk ve insanca yaşamanın rüyâ ve hülyâlarıyla avunup duran, fakat onu bir türlü tahakkuk ettiremeyen tâli’siz milletlerin başında hiç şüphesiz Ortaasya Türklüğü gelir. Bir taraftan yıllar ve yıllarboyu devam edegelen hâricî baskılar, ‘tegallübler, esâretler, tahakkümler, mezelletler’ ve akla-hayâle gelmedik oyunlar, utandırıcı rezâletler; diğer yandan da, bu dünyânın gaflet ve cehâlete, hâricî baskı ve sun’î ayrılıklara açık bulunması, …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Hâl, Makam
Hâl; insanın kendi derinliklerinde ötelerden gelen esintilerle yaşaması ve kalb ufkunda cereyân eden gece-gündüz, sabah-akşam farklılığının duyulup hissedilmesidir. Onu insanın cehd ve gayreti olmadan, insan kalbini saran sevinç-hüzün, kabz-bast şeklinde anlayanlar, bu oluş ve sezişin devam ve istikrârına “makam”, onun zevâl bulup gitmesine de “nefsânîlik” demişlerdir… Bu itibarla, “hâl”e, bir ilâhî mevhibe ve gönül yamaçlarının “üns” esintileri, “makam”a da insan …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Millet Ruhunun Gurbet Yılları veya Batı Tutkusu
Bir kısım zararlı inatlarımızı müşâhede ettikçe, târihî tekerrürlerden hiçbir şey anlamadığımızı görüyor, üzülüyor, utanıyor ve zaman zaman da sarsılıyoruz… Birkaç asır var ki batı hayranlığı bizde böyle bir inat ve inattan da öte bir hastalık halini aldı. Bizde şiddetli bir vuslat arzusu, onlarda nazlı bir kaçış; bizde, binbir kanalın içine akıp durduğu o erâcif gölüne karışıp bütünleşme isteği, onlarda inatlı …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Mescid-i Aksa
Bazen yerdeki takdirler semâdaki değerlere uymuyor. Bakıyorsunuz oradaki bir kudsî burada hakîr görülüyor, oradaki metâf-ı kudsiyân burada, en pes ayaklar altında çiğneniyor. Şimdilerde Mescid-i Aksâ bu manâya ne ürpertici bir misâl..! Mûsevîler ve Hıristiyanlar için öteden beri takdis edilegelen bu târihî ünlü ma’bed, Müslümanlar için de ziyareti tavsiye edilen üç mescitten biri olma kudsiyetiyle serfirâz. Mescid-i Aksâ, Hz. Davut ve …
Devamını Oku »