Su kokan bir öğretmen masalıydı
Ilık mı ılık bir ülkeden
Bir varmış bir varmış
Ondan ötede yok bile yokmuş
Devenin pirenin bir mesleği varken
Bir masal başladı gerçeğe benzeyen
Kan değildi damarlarında akan
Papatya renkli seslerdi
Hazin mi hazin bir dilden
İki kırık sözdü
Ağızdan değil gözden çıkan
“Kor kokan sevdaydı”
Bugün mü yarın mı bilmeden
Derdi, gece güne erene kadar derdi
Ve dediğini de yaptı
Yer masanın iki yanı
Bir tarafta gönlü, bir tarafta da durur derdi
Sızıyı şerbet diye gönlüne işledi
En narin bahçelerden
Bir avuç da sevgi derdi
Ve evlendi
Hayır, evlenmedi gönlünü yoluna serdi
Sözleri, gözleri sır;
Kar taneleri için verdiği, ser’di
Evlilik yemini de bir garipti
Dilinden değil hücresinden gelen ses:
“İyi günde… Kötü günde…” demiyor:
“Tahta başında ders anlatırken ölmek.” dileniyor
Gönlü sözünden; özü gözünden yaralanıyor
Leyla’sı gönlünü kaplayan genç
Soluk buluyor, mekân tutuyor,
Ejderhanın yakmadığı dertlerinden
Zaman yuva oluyor
Kaf dağına masal kaçmadan
Koşuyor, koşuyor, koşarken…
Babasının cenazesine bile yetişemiyor
Koşuyor,
“Ah” olup gözyaşını bile ağlatıyor
Koşuyor ağlıyor
Ama her şeye rağmen güldürüyor…
Koşuyor… Koşuyor…
Bir varmış bir varmış
Ondan ötede yok bile yokmuş
Gökten üç gül düşmüş
Şehitlerin, öğretmenlerin ve öğrencilerin gönlüne…
]]>Her tâc giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?
Her dokunulmazlığı olanı Allah’a yakın mı sanırsın?
Her taç giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?
(Edhem: Tacını tahtını bırakıp evliyadan olan Belh şehri şehzadesi)
Âdem görünen harları âdem mi sanırsın?
Dünyayı arasan binde bir insan bulamazsın,
İnsan görünümündeki eşekleri insan mı sanırsın?
Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın?
Çok mübârek insan gördüm ki güler, içi kan ağlar,
Güler görünen herkesi mutlu mu sanırsın?
Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın?
Önce hastalığın ne olduğunu bil, sonra tedaviye başla,
Her merhemi her yaraya merhem olur mu sanırsın?
Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın?
Kibire ne gerek var? Yoksa vezirim diye gerçekten
Sen kendini nizamın sahibi mi sanırsın?
Dünyâ sana mahsûs u müsellem mi sanırsın?
Ey dünyanın geçici nimet ve devletiyle iftihâr eden,
Dünyanın sana ayrılmış olduğunu ve teslim edildiğini mi sanırsın?
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın?
Bu dünya ne zaman açgözlülerden yoksun kaldı,
Sen kendini bu dünyaya çok lüzumlu mu sanırsın?
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
En ummadığın senin içyüzünü keşfeder,
Sen herkesi kör, halkı sersem mi sanırsın?
Ey gonca bu cem’iyyeti her-dem mi sanırsın?
Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın,
Ey gonca bu topluluk hep böyle [yanında] olacak mı sanırsın?
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın?
Korkak olayım eğer bu çarka minnet edersem,
Senin zulmünden kederlendiğimi mi sanırsın?
Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır.
Allah’a güvenenin yardımcısı Allah’tır,
Hüzünlü olan gönül bir gün gelecek bahtiyâr (mutlu) olacaktır.
tweet