“el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria”<\/strong>, tek s\u0131\u011f\u0131nak bildi\u011fi ilah\u00ee derg\u00e2h\u0131n kap\u0131s\u0131n\u0131 g\u00f6zya\u015flar\u0131yla \u00e7alan, onun e\u015fi\u011finde boyun b\u00fck\u00fcp el pen\u00e7e d\u00eevan duran, tazarru ve niyazda bulunan, i\u00e7ini \u015ferheden, dertlerini bir bir say\u0131p d\u00f6ken ve yana yak\u0131la “derman” deyip inleyen kalbler demektir; b\u00fct\u00fcn bu manalar\u0131 \u00e7a\u011fr\u0131\u015ft\u0131rmak \u00fczere k\u0131saca “Yakaran G\u00f6n\u00fcller” de denilebilir. Bu kitap, G\u00fcm\u00fc\u015fhanev\u00ee Ahmed Ziya\u00fcddin Efendi’nin “Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b” adl\u0131 \u00fc\u00e7 cildlik eserinden se\u00e7ilen evr\u00e2d \u00fc ezk\u00e2r\u0131n (okunmas\u0131 \u00e2det edinilen belli \u00e2yet, s\u00fbre, dua ve zikirlerin) yeniden tasnif edilmesi suretiyle haz\u0131rlanm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n

G\u00fcm\u00fc\u015fhanev\u00ee Hazretleri ve Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b<\/strong><\/p>\n

Son devrin Osmanl\u0131 ulemas\u0131ndan merhum Ahmed Ziy\u00e2\u00fcddin Efendi, 1813 y\u0131l\u0131nda G\u00fcm\u00fc\u015fhane’nin Emirler K\u00f6y\u00fc’nde do\u011fmu\u015ftur. Sadece z\u00e2hir\u00ee ilimlerle me\u015fgul olmam\u0131\u015f ayn\u0131 zamanda b\u00e2t\u0131n\u00ee ilimleri de okumu\u015f ve her iki sahada da icazet alm\u0131\u015ft\u0131r. Nak\u015fibend\u00ee-H\u00e2lid\u00ee \u015feyhlerinden birisi olan G\u00fcm\u00fc\u015fhanev\u00ee hazretleri, hayat\u0131n\u0131 ilim ve ir\u015fada adam\u0131\u015f; 1893 senesinde \u0130stanbul’da d\u00e2r-\u0131 bek\u00e2ya irtihal ederken geride onlarca eser b\u0131rakm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n

\u0130\u015fte, Hazret’in y\u00e2dig\u00e2rlar\u0131ndan biri de, “Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b” adl\u0131 yakla\u015f\u0131k ikibin sayfal\u0131k eser olmu\u015ftur. G\u00fcm\u00fc\u015fhanev\u00ee hazretleri, eserini talebeleriyle beraber b\u00fcy\u00fck bir itina ile haz\u0131rlam\u0131\u015f ve bu vesileyle onlarca Hak dostunun y\u00fczlerce evr\u00e2d \u00fc ezk\u00e2r\u0131n\u0131 biraraya getirmi\u015ftir. Mecmuada her bir hizbin ismini, m\u00fcellifini, ne zaman ve ne \u015fekilde okunaca\u011f\u0131n\u0131 da belirtmi\u015ftir. Mesela, Hasan Basr\u00ee Hazretleri’nin, Cuma’dan ba\u015flay\u0131p haftan\u0131n her g\u00fcn\u00fcnde bir b\u00f6l\u00fcm okudu\u011fu \u0130sti\u011ffar \u00dcsb\u00fbiyyesi’ni kaydetmi\u015f, hangi g\u00fcne hangi b\u00f6l\u00fcm\u00fcn d\u00fc\u015ft\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc de g\u00f6stermi\u015ftir. Ayr\u0131ca, kitapta, Hazreti Ali (kerremallahu vecheh\u00fb), Hazreti \u00dcsame (rad\u0131yallahu anh), Muhyiddin \u0130bn Arab\u00ee, Ebu Hasan \u015eazil\u00ee ve \u0130mam Cafer-i S\u00e2d\u0131k gibi maneviyat \u00e2leminin sultanlar\u0131n\u0131n da “\u00dcsb\u00fbiyye” ad\u0131yla and\u0131klar\u0131 ve haftan\u0131n her g\u00fcn\u00fc belli bir b\u00f6l\u00fcm\u00fcn\u00fc okuduklar\u0131 hizibleri, virdleri, gece zikirleri, dualar\u0131, isti\u011ffarlar\u0131, isti\u00e2zeleri, tesbihleri, tehlilleri, salavat ve na’tlar\u0131 vard\u0131r.<\/p>\n

“Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b”, Bedi\u00fczzaman Hazretleri’nin de elinden hi\u00e7 d\u00fc\u015f\u00fcrmedi\u011fi bir dua kitab\u0131d\u0131r. \u00d6yle ki, Hazreti \u00dcstad’\u0131n, yakla\u015f\u0131k \u00fc\u00e7 mushaf-\u0131 \u015ferif hacmindeki bu k\u0131ymetli eseri her onbe\u015f g\u00fcnde bir hatmetmeyi itiyad haline getirdi\u011fini Nur Mesle\u011fi’nin \u00e7ok \u00f6nemli bir r\u00fckn\u00fcnden birka\u00e7 defa dinlemi\u015ftim. Demek ki, Nur M\u00fcellifi, her g\u00fcn en az be\u015f-alt\u0131 saatini bu mecmuaya ay\u0131r\u0131yor ve evr\u00e2d \u00fc ezk\u00e2rla me\u015fgul oluyormu\u015f.<\/p>\n

Burada, istidrad\u00ee (antrparantez) bir hat\u0131ray\u0131 arz edeyim: B\u00fcy\u00fck alimlerden ehl-i kalb bir insan, Hazreti \u00dcstad’\u0131n iman hakikatlerini ele al\u0131\u015f\u0131na, anlat\u0131\u015f\u0131na, tahlillerine ve onlar\u0131 ne\u015fretmedeki \u00fcslubuna \u00e7ok hayran kal\u0131yor. Nur Risaleleri’nin, yaz\u0131lmas\u0131 \u00e7ok zor, pek k\u0131ymetli eserler oldu\u011funu ve bunlar\u0131n sadece d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcp ta\u015f\u0131nmakla kaleme al\u0131namayaca\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6yl\u00fcyor. Eserlerin \u00e7o\u011falt\u0131lmas\u0131n\u0131n ve ne\u015frinin de ancak \u00e7ok g\u00fc\u00e7l\u00fc bir kayna\u011fa dayanmak suretiyle ger\u00e7ekle\u015febilece\u011fini ifade ediyor. Nur M\u00fcellifi ve iman hizmeti hakk\u0131ndaki takdirlerini her f\u0131rsatta dile getiriyor. Sonra birisi ona, Hazreti \u00dcstad’\u0131n ba\u015fucundan hi\u00e7 ay\u0131rmad\u0131\u011f\u0131 “Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b”\u0131n\u0131 g\u00f6sterince, o zat diyor ki: “\u015eimdi o kayna\u011f\u0131n ne oldu\u011funu anlad\u0131m; demek ki, Bedi\u00fczzaman’\u0131n Rabbimizle \u00e7ok ciddi bir m\u00fcnasebeti var, Cen\u00e2b-\u0131 Hak’la irtibat\u0131 pek kav\u00ee. O, Allah’a tevecc\u00fchten bir lahza d\u00fbr olmad\u0131\u011f\u0131 ve kat’iyen gev\u015feklik g\u00f6stermedi\u011fi i\u00e7in Mevl\u00e2-y\u0131 M\u00fcte\u00e2l de onu s\u00fcrekli te’yid ediyor ve ilah\u00ee ihsanlara mazhar k\u0131l\u0131yor.”<\/p>\n

Evet, Hazreti \u00dcstad’\u0131 hangi yan\u0131yla ele al\u0131rsan\u0131z al\u0131n\u0131z, bir m\u00fckemmeliyet abidesi olarak kar\u015f\u0131n\u0131za \u00e7\u0131k\u0131yor. “Ben hizmet ediyorum, evr\u00e2d u ezk\u00e2r\u0131m eksik olsa da olur!” veya “Ben kendimi zikr \u00fc fikre adad\u0131m, i’l\u00e2-y\u0131 kelimetullah vazifesinde geri kalsam da mahzuru yok!” ya da “\u015eu i\u015fi tam yapay\u0131m, bunu ihmal etsem de olur!” demiyor. Tam bir denge insan\u0131 olarak ya\u015f\u0131yor; her hususta esas kabul etti\u011fi iktisad\u0131, zaman\u0131 iyi kullanma mevzuuna da uyguluyor. Asla israfa girmiyor ve hi\u00e7bir an\u0131n\u0131 bo\u015fa ge\u00e7irmiyor; her saatini dolu dolu de\u011ferlendiriyor.<\/p>\n

Dolay\u0131s\u0131yla, kullu\u011fa ait hi\u00e7bir vazifeyi ihmal etmiyor; g\u00fcnl\u00fck virdlerini ve zikirlerini de hi\u00e7 aksatm\u0131yor. Kendisi “Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b”\u0131n tamam\u0131n\u0131 okudu\u011fu gibi, ondan baz\u0131 k\u0131s\u0131mlar\u0131 da al\u0131p, Cev\u015fen\u00fc’l-Kebir, \u015eah-\u0131 Nak\u015fibend’in Evr\u00e2d-\u0131 Kudsiyesi, Del\u00e2ilu’n-Nur, Sekine, M\u00fcnac\u00e2t-\u0131 \u00dcveys el-Karn\u00ee, \u0130sm-i Azam Duas\u0131, M\u00fcnac\u00e2t-\u0131 Kur’an, Tahmidiye ve Hul\u00e2sat\u00fc’l-Hul\u00e2sa misill\u00fc dualar\u0131 biraraya getirerek bir “hizip” yap\u0131yor. Mecmua’n\u0131n tamam\u0131n\u0131 okuyamayanlardan hi\u00e7 olmazsa bu hizbi takip etmelerini istiyor. Hazreti sevip s\u00f6zlerine itimad edenler d\u00fcnden bug\u00fcne o hizbi hep okudular, h\u00e2l\u00e2 da okuyorlar; bundan sonra da devaml\u0131 okumal\u0131lar.<\/p>\n

\u00c7\u00fcnk\u00fc, evr\u00e2d u ezk\u00e2r, i’l\u00e2-y\u0131 kelimetullah yolunda m\u00fccahede eden bir m\u00fc’minin en \u00f6nemli z\u00e2d \u00fc zah\u00eeresi; Allah Te\u00e2l\u00e2 ile m\u00fcnasebetinin de emaresidir. Cen\u00e2b-\u0131 Hakk’\u0131n g\u00fcc\u00fcne ve kuvvetine, her \u015feye k\u00e2dir oldu\u011funa ve her \u015feyi O’nun yapt\u0131\u011f\u0131na inanan bir insan, bu inanc\u0131n\u0131n gere\u011fi olarak mutlaka Mevl\u00e2-y\u0131 M\u00fcte\u00e2l’e tevecc\u00fch eder, ihtiya\u00e7lar\u0131n\u0131n giderilmesini ve arzular\u0131n\u0131n yerine getirilmesini sadece O’ndan ister.<\/p>\n

Dua eden bir kimse, b\u00fct\u00fcn g\u00f6nl\u00fcyle Allah’a y\u00f6nelip yalvar\u0131\u015fa ge\u00e7ebildi\u011fi takdirde, kendi beden ve cismaniyetinden kaynaklanan uzakl\u0131\u011f\u0131 a\u015fm\u0131\u015f ve kendisine her \u015feyden daha yak\u0131n olan Rabb-i Rah\u00eem’e kurbet kesbetmi\u015f olur. Cen\u00e2b-\u0131 Hak da ona, duymas\u0131 l\u00fczumlu olan sesleri duyurur, g\u00f6rmesi gerekenleri g\u00f6sterir, s\u00f6ylemesi icap eden s\u00f6zleri s\u00f6yletir ve onu yapmas\u0131 l\u00e2z\u0131m gelen amelleri yapmaya muvaffak k\u0131lar.<\/p>\n

Yakaran G\u00f6n\u00fcller<\/strong><\/p>\n

Bu m\u00fclahazalara ba\u011fl\u0131 olarak, \u00f6teden beri \u00e7ok de\u011fer atfetti\u011fim “Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b”\u0131n b\u00fct\u00fcn hizmet erlerinin ba\u015fucu kitaplar\u0131ndan birisi olmas\u0131 gerekti\u011fine inand\u0131m. Fakat, eserin eski n\u00fcshalar\u0131 yeni nesillerin rahatl\u0131kla okuyabilece\u011fi \u015fekilde olmad\u0131\u011f\u0131ndan bu d\u00fc\u015f\u00fcncemi yeterince dile getirememi\u015ftim. Ger\u00e7i, G\u00fcm\u00fc\u015fhanev\u00ee Hazretleri, d\u00f6neminin \u015fartlar\u0131 zaviyesinden, olabilecek en g\u00fczel \u00e7al\u0131\u015fmay\u0131 ortaya koymu\u015ftu; heyhat ki, o g\u00fcn\u00fcn yaz\u0131 ve bask\u0131 teknikleri y\u00fcz\u00fcnden bu nadide eser baz\u0131 hatalara maruz kalm\u0131\u015ft\u0131. O d\u00f6nemde matbaalar \u00e7ok ibtida\u00ee oldu\u011fundan dolay\u0131 bask\u0131 s\u0131ras\u0131nda bir k\u0131s\u0131m yanl\u0131\u015fl\u0131klar yap\u0131lm\u0131\u015f ve sonra da bu k\u0131ymetli mecmua hatalar\u0131yla \u00f6ylece kalm\u0131\u015ft\u0131.<\/p>\n

Daha sonralar\u0131, G\u00fcm\u00fc\u015fh\u00e2nevi Hazretleri’nin bizzat kendisi as\u0131l n\u00fcsha \u00fczerinde baz\u0131 tashihlerde bulunmu\u015ftu; ayr\u0131ca, farkl\u0131 matbaalar taraf\u0131ndan el yazmas\u0131 n\u00fcshalardan fotokopi olarak tab’edilen bask\u0131larda da, metin kenarlar\u0131na yer yer bir k\u0131s\u0131m tashihler ve \u015ferhler d\u00fc\u015f\u00fclm\u00fc\u015ft\u00fc. Ne var ki, bu kitap genellikle o ilk bask\u0131lardaki haliyle \u00e7o\u011falt\u0131lm\u0131\u015ft\u0131; zira, o tarihlerde hemen herkes Arap\u00e7a bildi\u011fi ve k\u0131raat esnas\u0131nda bask\u0131 hatalar\u0131n\u0131 kolayca fark edip d\u00fczg\u00fcnce okudu\u011fu i\u00e7in, mecmuan\u0131n tashih edilerek yeniden bas\u0131lmas\u0131na l\u00fczum duyulmam\u0131\u015ft\u0131. B\u00f6ylece, Merhum’un hassasiyet, itina ve dikkatine ra\u011fmen, eser teksir edilirken ortaya \u00e7\u0131kan c\u00fcmle, kelime ve hareke hatalar\u0131 g\u00fcn\u00fcm\u00fcze dek s\u00fcr\u00fcp gelmi\u015fti.<\/p>\n

Bu hususlar nazar-\u0131 itibara al\u0131n\u0131nca, “Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b”\u0131n tekrar g\u00f6zden ge\u00e7irilerek yeni bir tasnif ve g\u00fczel bir bask\u0131 ile daha geni\u015f kitlelerin istifadesine sunulabilece\u011fi d\u00fc\u015f\u00fcncesi has\u0131l oldu. \u00d6nce kitap ba\u015ftan sona birka\u00e7 defa taranarak muhafaza edilecek ya da kitap haricinde tutulacak virdler tefrik edildi. Hazret-i \u00dcstad’\u0131n “Ben \u015furay\u0131 okumuyorum” demek suretiyle i\u015faret etti\u011fi yerler de dikkate al\u0131narak, z\u00e2hir itibar\u0131yla Usuluddin’e ve Ehl-i S\u00fcnnet’in tarz-\u0131 telakkilerine uygun d\u00fc\u015fmeyen evr\u00e2d \u00fc ezk\u00e2r \u00e7\u0131kar\u0131ld\u0131. Asl\u0131nda, ke\u015ff ve m\u00fc\u015fahedelerinde e\u015fsiz bir zevke ve a\u015fk\u0131n bir hale mazhar olan baz\u0131 ehl-i irfan\u0131n ve me\u015fayihin bir k\u0131s\u0131m hususi m\u00fclahazalar\u0131n\u0131n tazarru ve niyazlar\u0131na da yans\u0131m\u0131\u015f olmas\u0131 pek tabiidir. Ne var ki, bu m\u00fclahazalar\u0131n, ayn\u0131 seviyenin insan\u0131 olmayan kimseler taraf\u0131ndan yanl\u0131\u015f anla\u015f\u0131lmas\u0131 ve su-i te’vile maruz kalmas\u0131 da s\u00f6z konusudur. Bundan dolay\u0131, o t\u00fcrl\u00fc hususi m\u00fclahaza ihtiva eden hizbler mecmuan\u0131n d\u0131\u015f\u0131nda tutuldu.<\/p>\n

Yine Hazreti \u00dcstad’\u0131n d\u00fczeltti\u011fi yerler de g\u00f6z \u00f6n\u00fcnde bulundurularak, se\u00e7ilen metinler \u00fczerinde tashih \u00e7al\u0131\u015fmas\u0131 yap\u0131ld\u0131; eser birka\u00e7 kere de hem ferd\u00ee olarak hem de ders halkas\u0131nda laf\u0131z, gramer ve hat hatalar\u0131n\u0131 giderme maksad\u0131yla okundu. Tashihler tamamland\u0131ktan sonra, bu defa da din\u00ee kaynaklarda Ashab-\u0131 Bedir aras\u0131nda ismi zikredildi\u011fi halde, bu dua kitab\u0131nda ad\u0131 an\u0131lmayan sahab\u00eelerin isimlerinin derc edilmesi gibi baz\u0131 ilaveler yap\u0131ld\u0131. Kitab\u0131n sonuna \u0130mam B\u00fbs\u00eer\u00ee’nin Kaside-i B\u00fcrde’si ve Kaside-i Mudariye’si ile beraber c\u00e2mi’ bir sal\u00e2t \u00fc selam da eklendi.<\/p>\n

Bug\u00fcnk\u00fc ku\u015faklar\u0131n rahatl\u0131kla okuyabilecekleri bir dizgi ve isimlendirme metodu izlendi; Peygamberlerin m\u00fcnacaatlar\u0131n\u0131n yan\u0131 s\u0131ra, Hazreti Eb\u00fb Bekir ve Hazreti Ali Efendilerimiz gibi Ashab-\u0131 Kir\u00e2m’\u0131n yakar\u0131\u015flar\u0131, \u00dcveys El-Karn\u00ee, Abd\u00fclkadir Geylan\u00ee, Muhyiddin \u0130bn Arab\u00ee, \u0130mam Zeyn\u00fcl\u00e2bid\u00een, \u0130mam Gaz\u00e2l\u00ee, Ebu Hasan \u015e\u00e2zil\u00ee, Hasan Basr\u00ee gibi her d\u00f6nemden pek \u00e7ok \u0130sl\u00e2m b\u00fcy\u00fc\u011f\u00fcn\u00fcn dualar\u0131 ile Esm\u00e2-i H\u00fcsn\u00e2, de\u011fi\u015fik hal ve \u015fartlarda okunacak dualar, \u00e7e\u015fitli tarikatlerin zikirleri, g\u00fcnl\u00fck ve haftal\u0131k virdler belirli bir d\u00fczen i\u00e7inde s\u0131raland\u0131. B\u00f6ylece, 590 k\u00fcsur sayfal\u0131k bir eser ortaya \u00e7\u0131kt\u0131 ve ad\u0131na da -ba\u015fta da ifade etti\u011fim gibi- “el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria” denildi.<\/p>\n

Bu dua mecmuas\u0131n\u0131n haz\u0131rlanmas\u0131ndaki en \u00f6nemli s\u00e2iklerden birisi \u015fu olmu\u015ftur: \u015eayet, hizmet erleri i\u015ftirak-i am\u00e2l-i uhreviye m\u00fclahazas\u0131na ba\u011fl\u0131 olarak kitaptaki dualar\u0131 payla\u015f\u0131r ve manev\u00ee bir halka yapm\u0131\u015f gibi her g\u00fcn belli bir s\u0131raya g\u00f6re okurlarsa, mesela, k\u0131rk ki\u015fi, her biri onbe\u015fer sayfa okumak suretiyle her g\u00fcn bir defa mecmuay\u0131 bitirirse, o zincire dahil olan herkesin amel defterine el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria’n\u0131n tamam\u0131n\u0131 okumu\u015f olma sevab\u0131 yaz\u0131l\u0131r.<\/p>\n

Bu hakikat, \u0130hlas Risalesi’nde misalleriyle anlat\u0131l\u0131r; d\u00f6rt be\u015f adamdan, biri gazya\u011f\u0131, biri fitil, biri l\u00e2mba, biri \u015fi\u015fe, biri kibrit getirip i\u015ftirak niyetiyle bir l\u00e2mbay\u0131 yaksalar, onlardan herbirinin tam bir l\u00e2mbaya m\u00e2likmi\u015f gibi istifade edece\u011fi ve ayd\u0131nlanaca\u011f\u0131 ifade edilir. Hazreti \u00dcstad bu misali verdikten sonra \u015f\u00f6yle der: “…Aynen \u00f6yle de, emv\u00e2l-i uhreviyede s\u0131rr-\u0131 ihl\u00e2s ile i\u015ftirak, s\u0131rr-\u0131 uhuvvet ile tesan\u00fcd ve s\u0131rr-\u0131 ittihad ile te\u015frik\u00fc’l-mes\u00e2i neticesinde, o “i\u015ftirak-i a’m\u00e2l”den h\u00e2s\u0131l olan umum yek\u00fbn ve umum nurun, herbirinin defter-i a’m\u00e2line bitam\u00e2mih\u00e2 girece\u011fi, ehl-i hakikat m\u00e2beyninde me\u015fhud ve vakidir. Ve v\u00fcs’at-i rahmet ve kerem-i \u0130l\u00e2h\u00eenin muktezas\u0131d\u0131r.” Demek ki, bin ki\u015finin dahil oldu\u011fu bir halkada yer almak, hasen\u00e2t defterine o bin adam\u0131n hepsinin sevab\u0131n\u0131 kaydettirmeye vesiledir. Bu itibarla, b\u00f6yle b\u00fcy\u00fck bir manev\u00ee \u015firketten hisse alma ve o \u015firketin k\u00e2r\u0131na ortak olma \u00e7ok m\u00fchim bir meseledir.<\/p>\n

“el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria”n\u0131n Terc\u00fcmesi<\/strong><\/p>\n

Evr\u00e2d \u00fc ezk\u00e2r\u0131n manalar\u0131n\u0131n anla\u015f\u0131lmas\u0131na gelince; tabii ki, bir duay\u0131, manas\u0131n\u0131 da anlayarak okumak daha engin m\u00fclahazalara a\u00e7\u0131lmaya ve daha derin hislerle dolmaya vesile olur. Baz\u0131 ifadeler vard\u0131r ki, okuyan ya da dinleyen insan\u0131n y\u00fcre\u011fini a\u011fz\u0131na getirir. Hususiyle, Hak dostlar\u0131 daha \u00f6nce kimsenin s\u00f6ylemedi\u011fi ve hi\u00e7 matbaa m\u00fcrekkebi g\u00f6rmemi\u015f s\u00f6zler s\u00f6ylerler. Onlar a\u015fk u i\u015ftiyaklar\u0131n\u0131, Allah’a kar\u015f\u0131 o kadar sayg\u0131l\u0131, \u00fcslup itibar\u0131yla o kadar ince ve Mevl\u00e2-y\u0131 M\u00fcte\u00e2l’e o kadar lay\u0131k bir eda ile seslendirirler ki, o ifadeler kar\u015f\u0131s\u0131nda kalbinizin ritmi de\u011fi\u015fir, bay\u0131lacak gibi olursunuz ve kendinizi yere atars\u0131n\u0131z.<\/p>\n

Hazreti \u015eah-\u0131 Geylan\u00ee’nin Evr\u00e2d-\u0131 Kudsiye’sini ilk defa okudu\u011fum zaman bana \u00e7ok tesir etmi\u015fti. Adeta kendimden ge\u00e7mi\u015ftim; Hazret’in Cen\u00e2b-\u0131 Hak’la m\u00fcnasebetine, O’na i\u00e7ini d\u00f6k\u00fc\u015f\u00fcne ve Rabb-i Rahim’e hitap ederken se\u00e7ti\u011fi kelimelere hayran kalm\u0131\u015ft\u0131m. Hac\u0131 Kemal Efendi, duadan \u00e7ok etkilendi\u011fimi g\u00f6r\u00fcnce hemen yan\u0131ma gelmi\u015f ve “Hocam, size o kadar tesir eden dua hangisi?” demi\u015fti. Evet, g\u00f6nl\u00fcn sesi-solu\u011fu olan o s\u00f6zler kar\u015f\u0131s\u0131nda m\u00fcteessir olmamak elde de\u011fildi.<\/p>\n

Bu a\u00e7\u0131dan, okunan evr\u00e2d \u00fc ezk\u00e2r\u0131n manalar\u0131n\u0131 bilmek, insana engin bir ruh haleti kazand\u0131r\u0131r; yakar\u0131\u015f heyecanlar\u0131n\u0131 tetikler, konsantrasyonun temin edilmesini sa\u011flar ve dudaklardan d\u00f6k\u00fclen kelimelerin dilden de\u011fil g\u00f6n\u00fclden kopup gelmesine zemin haz\u0131rlar. Bu itibarla da, ke\u015fke herkes okudu\u011funu anlasa, o b\u00fcy\u00fck insanlar\u0131n hissiyatlar\u0131na ortak olsa ve o derin manalarla dolup manen doysa.. bu arzulanan bir neticedir. Ne var ki, b\u00f6yle bir anlama s\u00f6z konusu olmay\u0131nca, yap\u0131lan\u0131n hi\u00e7bir i\u015fe yaramad\u0131\u011f\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnmek de kat’iyen do\u011fru de\u011fildir. Kur’an-\u0131 Kerim’in ayetleri ve Ras\u00fbl-\u00fc Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in dualar\u0131 zat\u0131nda nuran\u00ee olan ifadelerdir. el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria’da yer alan s\u00f6zlerin \u00e7o\u011fu, Kur’an-\u0131 Hak\u00eem’den ve \u0130nsanl\u0131\u011f\u0131n \u0130ftihar Tablosu’nun (aleyhi ekmel\u00fcttehaya vetteslimat) dualar\u0131ndan m\u00fclhemdir; ayet-i kerimelerden ve hadis-i \u015feriflerden al\u0131nm\u0131\u015f, format de\u011fi\u015fikli\u011fi yap\u0131larak farkl\u0131 bir \u015fekilde yeniden seslendirilmi\u015ftir. Dolay\u0131s\u0131yla, biz onlar\u0131n manalar\u0131n\u0131 hi\u00e7 bilmesek de, abdestimizi al\u0131r, k\u0131bleye d\u00f6nerek oturur, sayg\u0131l\u0131 durur, g\u00f6nl\u00fcm\u00fcz\u00fc Cen\u00e2b-\u0131 Hakk’a tevcih eder, huzur-u kalble o dualar\u0131 okur ve Allah Te\u00e2l\u00e2’ya kar\u015f\u0131 bir dilenci edas\u0131yla ellerimizi a\u00e7arsak umulan sevaba ula\u015f\u0131r\u0131z.<\/p>\n

Evet, dualardaki derin manalar\u0131 his, ak\u0131l ve mant\u0131\u011f\u0131m\u0131zla yak\u0131n takibe al\u0131p onlardan azam\u00ee istifade etmemiz i\u00e7in Arap\u00e7a’y\u0131 anlamak ya da o virdlerin T\u00fcrk\u00e7e meallerini okumak l\u00fczumludur ve bu olsa \u00e7ok iyi olur; fakat o olmay\u0131nca, duan\u0131n hi\u00e7bir fayda sa\u011flamayaca\u011f\u0131n\u0131 zannetmek de yanl\u0131\u015ft\u0131r. Bir kere, manas\u0131 ister anla\u015f\u0131ls\u0131n isterse de anla\u015f\u0131lmas\u0131n, duayla me\u015fgul olman\u0131n kendisi bir tevecc\u00fcht\u00fcr; dua ile de\u011ferlendirilen zaman da ba\u015fl\u0131 ba\u015f\u0131na bir tevecc\u00fch vaktidir. \u0130nsan, arzular\u0131n\u0131 yaln\u0131zca Allah Te\u00e2l\u00e2’n\u0131n is’af edebilece\u011fine, ihtiya\u00e7lar\u0131n\u0131 sadece O’nun giderebilece\u011fine inan\u0131r ve bu inan\u00e7la Cen\u00e2b-\u0131 Hakk’a y\u00f6nelirse, o m\u00fcddet zarf\u0131nda onun kalbi, hisleri, latife-i Rabbaniyesi \u00e7ok istifade eder, ihsaslar\u0131 dua boyunca demlenir ve insan huzurda bulunuyor olman\u0131n lezzetiyle zaman zaman kendinden ge\u00e7er. Dolay\u0131s\u0131yla, tazarru ve niyaz yine k\u00e2met-i k\u0131ymetince eda edilmi\u015f olur; kazand\u0131raca\u011f\u0131 m\u00fckafat\u0131 yine kazand\u0131r\u0131r ve okuyan kimseyi Allah’a yakla\u015ft\u0131r\u0131r.<\/p>\n

\u015e\u00fcphesiz, daha ba\u015ftan heyecan\u0131 tetikleme, konsantrasyonu temin etme, kalb ve ruhun yan\u0131 s\u0131ra ak\u0131l ve mant\u0131\u011f\u0131 da besleyip doyurma a\u00e7\u0131s\u0131ndan, takip edilen virdlerin mealinin okunmas\u0131 \u00e7ok faydal\u0131 olacakt\u0131r. \u0130n\u015faallah ileride, Arap\u00e7a ile beraber T\u00fcrk\u00e7e’yi de iyi bilen ve her iki dildeki temel espriye vak\u0131f olan bir arkada\u015f\u0131m\u0131z, baz\u0131 yerlerde derkenar yaparak, bir k\u0131s\u0131m ha\u015fiyeler (\u015ferhler, a\u00e7\u0131klamalar) d\u00fc\u015ferek el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria’y\u0131 terc\u00fcme edebilir. Mana-y\u0131 ism\u00eeden ziyade mana-y\u0131 harf\u00eeyi \u00f6ne \u00e7\u0131kararak; yani, bir c\u00fcmledeki kelimelerin tek ba\u015flar\u0131na bulunduklar\u0131 zamanki anlamlar\u0131n\u0131 de\u011fil de, c\u00fcmle i\u00e7indeki konumlar\u0131n\u0131, di\u011fer s\u00f6zc\u00fcklerle biraraya geldikleri zamanki manalar\u0131n\u0131 ve \u00fczerlerine y\u00fcklenen mazmunlar\u0131 (n\u00fckteli, sanatl\u0131, ince s\u00f6zleri) nazar-\u0131 itibara alarak; bir de, “Bu mefhumu T\u00fcrk\u00e7e dile getirseydim, nas\u0131l ifade ederdim?” \u00f6l\u00e7\u00fcs\u00fcne ba\u011fl\u0131 kalarak o g\u00fczel dualar\u0131 dilimize \u00e7evirebilir.<\/p>\n

Evet, el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria gibi kitaplar\u0131 ya da onlardaki baz\u0131 metinleri T\u00fcrk\u00e7e’ye \u00e7evirirken, deyimleri, atas\u00f6zlerini ve baz\u0131 hususi tabirleri dilimizin temel espirisi ve genel \u00f6zellikleri a\u00e7\u0131s\u0131ndan de\u011ferlendirip, dil zevkimize uygun \u015fekilde manaland\u0131rmak da \u00e7ok \u00f6nemlidir. Mesela, bir velinin “Allah\u0131m, halimi Senin bilmen, benim onu \u015ferhetmeme ihtiya\u00e7 b\u0131rakm\u0131yor!” \u015feklindeki s\u00f6z\u00fcn\u00fc kelimesi kelimesine terc\u00fcme etmek yerine, “Halim sana ayan, s\u00f6ze ne h\u00e2cet!” diyerek T\u00fcrk\u00e7e’ye aktarmak daha ho\u015f d\u00fc\u015febilir. Bu a\u00e7\u0131dan, harfi harfine mana vermeye \u00e7al\u0131\u015fmamak ve kelimelerin ilk anlamlar\u0131na tak\u0131l\u0131p kalmamak gerekir; \u00e7\u00fcnk\u00fc, Kur’an-\u0131 Kerim meallerinin baz\u0131lar\u0131nda oldu\u011fu gibi, kelime kelime terc\u00fcme meseleye darl\u0131k getirir; s\u00f6z\u00fcn ruhunu ve c\u00fcmlenin \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6nd\u00fcr\u00fcr. \u00d6yleyse, anlat\u0131lmak istenen hususu ve o s\u00f6z\u00fcn maksad\u0131n\u0131 kendi dilimizde nas\u0131l ifade ediyorsak, onu o \u015fekilde meallendirmek, en az\u0131ndan antrparentez olarak belirtmek icap eder.<\/p>\n

\u015eayet, bu hususlar\u0131 da g\u00f6zetebilecek bir arkada\u015f\u0131m\u0131z bu mecmuay\u0131 T\u00fcrk\u00e7e’ye \u00e7evirirse, yap\u0131lan terc\u00fcmeler sayfalar\u0131n kenarlar\u0131na yaz\u0131larak kitap yeniden bas\u0131labilir. Gerekirse sayfa d\u00fczeni biraz de\u011fi\u015ftirilir, harfler i\u00e7in daha k\u00fc\u00e7\u00fck bir karakter kullan\u0131l\u0131r; virdlerin ve zikirlerin as\u0131llar\u0131 ortaya, mealleri de kenarlara yerle\u015ftirilir. B\u00f6ylece, dua edecek olanlar, \u00f6nce okuyacaklar\u0131 yerlerin T\u00fcrk\u00e7e’sine bakarlar, sonra da Arap\u00e7a’s\u0131n\u0131 okurlar. Ger\u00e7i, kendi hisselerine onbe\u015f sayfa d\u00fc\u015fm\u00fc\u015fse, i\u015fin i\u00e7ine meal de girince otuz sayfa okumalar\u0131 icap eder; fakat, biraz zahmetli de olsa duyarak, hissederek ve bilerek okumu\u015f olurlar.<\/p>\n

Evet, ileride bu da yap\u0131lmal\u0131 ama o ana kadar biz orjinal metniyle okumaya ve bu vesileyle Mevl\u00e2-y\u0131 M\u00fcte\u00e2l ile m\u00fcnasebetimizi kuvvetli tutmaya devam etmeliyiz. M. L\u00fctf\u00ee Hazretleri’nin,<\/p>\n

“Ey t\u00e2lib-i feyz-i Hud\u00e2 gel halkaya, gir halkaya!<\/strong><\/p>\n

Ey \u00e2\u015f\u0131k-\u0131 n\u00fbr-i Hud\u00e2 gel halkaya, gir halkaya!”<\/strong><\/p>\n

davetine icabet ederek, bir manev\u00ee \u015firkete de biz ba\u015fvurmal\u0131 ve halkadaki yerimizi almal\u0131y\u0131z.<\/p>\n

Has\u0131l\u0131; dua halkalar\u0131, kalb\u00ee ve r\u00fbh\u00ee hayata s\u0131\u00e7rama fasl\u0131 gibidir.. herhangi bir halkada g\u00f6n\u00fcllerini g\u00f6klere ba\u011flam\u0131\u015f ve kendilerini uhrev\u00eeliklere salm\u0131\u015f z\u00e2kirler, \u00f6tede kim bilir ne kevserler ne kevserler i\u00e7eceklerdir. Adanm\u0131\u015f ruhlar, “Yakaran G\u00f6n\u00fcller”in dua halkas\u0131ndan hi\u00e7 ayr\u0131lmamal\u0131, ruh haleti itibar\u0131yla bast (in\u015firah, ne\u015f’e ve sevin\u00e7) anlar\u0131nda ba\u015fkalar\u0131na \u015fevk kayna\u011f\u0131 olmal\u0131, kabz (g\u00f6n\u00fcl darl\u0131\u011f\u0131) ya\u015fad\u0131klar\u0131 zamanlarda da dostlar\u0131n\u0131n kanatlar\u0131yla u\u00e7mal\u0131; fakat, ne yap\u0131p edip yol yorgunlu\u011funu tazarru ve niyazla a\u015fmaya \u00e7al\u0131\u015fmal\u0131d\u0131rlar. Halkan\u0131n d\u0131\u015f\u0131nda kalanlar, d\u0131\u015fta kalm\u0131\u015f say\u0131l\u0131rlar; -hafizanallah- zamanla heyetten de kopup ayr\u0131l\u0131rlar. Halkan\u0131n i\u00e7inde bulunanlar ise, Allah Te\u00e2l\u00e2’n\u0131n b\u00fct\u00fcn halkaya tevecc\u00fch\u00fc \u00f6l\u00e7\u00fcs\u00fcnde sevaptan nasipdar olurlar. Onlar kalb ve ruh ufku itibar\u0131yla tutukluk ya\u015fad\u0131klar\u0131 anlarda bile, dahil olduklar\u0131 halkadaki arkada\u015flar\u0131n\u0131n s\u00eenelerinden kopup gelen inan\u00e7 ritimli sesler ve rikkat y\u00fckl\u00fc iniltiler sayesinde ha\u015fyetle dolar ve canl\u0131l\u0131klar\u0131n\u0131 hep korurlar.<\/p>\n

Fethullah G\u00fclen, \u201cVuslat Mu\u015ftusu\u201d adl\u0131 kitaptan<\/strong><\/p>\n

Not: el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria<\/strong>\u00a0adl\u0131 eser “Yakaran G\u00f6n\u00fcller” ad\u0131 ile T\u00fcrk\u00e7emize kazand\u0131r\u0131ld\u0131.<\/p>\n

http:\/\/www.nt.com.tr\/yakaran-gonuller-el-kulubud-daria-meali.html<\/a><\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

“el-Kul\u00fbbu’d-D\u00e2ria”, tek s\u0131\u011f\u0131nak bildi\u011fi ilah\u00ee derg\u00e2h\u0131n kap\u0131s\u0131n\u0131 g\u00f6zya\u015flar\u0131yla \u00e7alan, onun e\u015fi\u011finde boyun b\u00fck\u00fcp el pen\u00e7e d\u00eevan duran, tazarru ve niyazda bulunan, i\u00e7ini \u015ferheden, dertlerini bir bir say\u0131p d\u00f6ken ve yana yak\u0131la “derman” deyip inleyen kalbler demektir; b\u00fct\u00fcn bu manalar\u0131 \u00e7a\u011fr\u0131\u015ft\u0131rmak \u00fczere k\u0131saca “Yakaran G\u00f6n\u00fcller” de denilebilir. Bu kitap, G\u00fcm\u00fc\u015fhanev\u00ee Ahmed Ziya\u00fcddin Efendi’nin “Mecmuat\u00fc’l-Ahz\u00e2b” adl\u0131 \u00fc\u00e7 …<\/p>\n","protected":false},"author":1,"featured_media":2368,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1,122],"tags":[94,483,171,172,485,486,488,484,487],"_links":{"self":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/2367"}],"collection":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts"}],"about":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/types\/post"}],"author":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/users\/1"}],"replies":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/comments?post=2367"}],"version-history":[{"count":2,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/2367\/revisions"}],"predecessor-version":[{"id":2370,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/2367\/revisions\/2370"}],"wp:featuredmedia":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media\/2368"}],"wp:attachment":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media?parent=2367"}],"wp:term":[{"taxonomy":"category","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/categories?post=2367"},{"taxonomy":"post_tag","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/tags?post=2367"}],"curies":[{"name":"wp","href":"https:\/\/api.w.org\/{rel}","templated":true}]}}