\u0130nsano\u011flu var oldu\u011fu g\u00fcnden beri, hep (ruh denilen) b\u00f6yle bir cevherin mevcudiyetini d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fc\u015f, hatta r\u00fcya vesaire gibi \u015feylerle onu k\u0131smen hissetmi\u015f ve bir ad\u0131m daha atarak onun hakikatini anlamaya \u00e7al\u0131\u015fm\u0131\u015ft\u0131r. Ne var ki insano\u011flu bu tecess\u00fcs, tefahhus ve ara\u015ft\u0131rmalar\u0131nda, pek \u00e7ok yanlar\u0131 itibariyle akl\u0131n idrak alan\u0131 d\u0131\u015f\u0131ndaki b\u00f6yle bir konuda semavi fermanlardaki icmalle iktifa etmemi\u015ftir.<\/p>\n
Tafsile ve indi yorumlara girdi\u011finden, bazen \u201cak\u0131l\u201d<\/strong> bazen \u201cruh\u201d<\/strong> bazen \u201cnefs-i nat\u0131ka\u201d<\/strong> bazen de \u201cene\u201d<\/strong> dedi\u011fi bu cevher-i m\u00fccerreddi takt\u0131\u011f\u0131 isimlerin \u00e7a\u011fr\u0131\u015ft\u0131rd\u0131\u011f\u0131 de\u011fi\u015fik m\u00fclahazalarla ele alm\u0131\u015ft\u0131r. Ve konuyu adeta i\u00e7inden \u00e7\u0131k\u0131lmaz bir ucube haline getirmi\u015ftir. Allah, hayat s\u0131fat\u0131 ufkundan g\u00f6r\u00fclen-g\u00f6r\u00fclmeyen b\u00fct\u00fcn canl\u0131lara umumi bir ruh bah\u015fetti\u011fi gibi, Hz. \u00c2dem\u2019e de evlatlar\u0131na da emir \u00e2leminden \u015fuurlu bir ruh nefhetmi\u015ftir. Konunun Kur\u2019an ve Sahih S\u00fcnnet\u2019teki icmali sadece bundan ibarettir.<\/p>\n \u0130nsanl\u0131\u011f\u0131n upuzun ge\u00e7mi\u015fine bakt\u0131\u011f\u0131m\u0131zda, tarihin hemen her d\u00f6neminde, de\u011fi\u015fik toplumlar aras\u0131nda, avamca veya ilmi olarak, ama mutlak surette ruh ve onun men\u015feiyle alakal\u0131 bir hayli \u015feyle kar\u015f\u0131la\u015f\u0131r\u0131z. En karanl\u0131k \u00e7a\u011flarda dahi insano\u011flu, a\u00e7\u0131k kapal\u0131 ruh hakk\u0131nda bir \u015feyler d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fc\u015f, s\u00f6ylemi\u015f; onun mebdei ve ak\u0131beti aras\u0131nda gelip gitmi\u015ftir. Nereden geldi\u011fini, niye geldi\u011fini, nereye gidece\u011fini s\u00fcrekli kendine sorup durmu\u015f; yer yer peygamberlerin vesayeti sayesinde do\u011fru d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fc\u015ft\u00fcr. Ama \u00e7ok defa yan\u0131lm\u0131\u015f; bu d\u00fcnyaya geli\u015f-gidi\u015f ve bir s\u00fcre ikamet eyleyi\u015f aras\u0131nda irtibat kuramama t\u00f6kezlemeleri ya\u015fam\u0131\u015f; kendi yorumlar\u0131n\u0131n yanl\u0131\u015fl\u0131klar\u0131na tak\u0131larak s\u0131k s\u0131k tenakuzlara d\u00fc\u015fm\u00fc\u015ft\u00fcr.<\/p>\n Ancak hemen her zaman hayat\u0131n arkas\u0131nda ve fiziki d\u00fcnyan\u0131n \u00f6tesinde muharrik, m\u00fcdrik, \u015fuurlu metafizik bir g\u00fcc\u00fcn bulundu\u011funa inanm\u0131\u015f ve onun hakk\u0131nda yanl\u0131\u015f-do\u011fru veya do\u011fruya yak\u0131n kitaplar dolusu \u015feyler s\u00f6ylemi\u015ftir.\u00a0 Bu m\u00fclahazalardan hangisi derin bir tetkike tabi tutulsa, hemen hepsine, maddeden m\u00fccerret bir varl\u0131k veya esir gibi yar\u0131 cisim bir nesne \u015feklinde alg\u0131lanm\u0131\u015f oldu\u011fu g\u00f6r\u00fclecektir.<\/p>\n Bunlar\u0131n yan\u0131nda ayr\u0131ca, ruhlar\u0131n ak\u0131beti ile alakal\u0131 kanaat ve d\u00fc\u015f\u00fcnceler de b\u00fcy\u00fck \u00f6l\u00e7\u00fclerde birbirine yak\u0131n m\u00fclahazalar etraf\u0131nda d\u00f6n\u00fcp durmu\u015ftur. \u00c7o\u011funlu\u011fun kanaatine g\u00f6re, ruhlar d\u00fcnyadan g\u00f6\u00e7t\u00fckten sonra ba\u015fka bir \u00e2lemde hallerine uygun bir ya\u015fama \u00e7izgisinde hayatlar\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcrecek ve d\u00fcnyevi hayatlar\u0131na ba\u011fl\u0131 bir ya\u015fama bi\u00e7imine ereceklerdir. H\u00fcrmete \u015fayan m\u00fcstakim ruhlar h\u00fcrmet g\u00f6recek, fenal\u0131klarla kirlenmi\u015f nefisler de fena muameleye maruz kalacaklard\u0131r.<\/p>\n \u0130yonya filozoflar\u0131ndan Tales, ruhu cesede hayat veren su gibi s\u0131v\u0131 bir nesne zannediyordu. Anaximondros, maddelerin d\u0131\u015f\u0131nda muayyen ve nam\u00fctenahi bir cevher telakki ediyordu.<\/p>\n \u201c Yeg\u00e2ne hakikat fikirdir\u201d<\/strong> diyen \u0130dealistlere g\u00f6re; \u201cg\u00f6r\u00fcyor ve hissediyoruz\u201d<\/strong> dedi\u011fimiz nesneler, zihni suretlerden ba\u015fka bir \u015fey de\u011fildir. E\u011fer \u00e7evremizde bir \u00e2lem varsa o sadece bir \u015fuur \u00e2lemidir. Dolayl\u0131 yoldan ruhu ve onun fonksiyonlar\u0131n\u0131 ink\u00e2r etmi\u015flerdir. Sokrat; bir bak\u0131ma ruhun Allah\u2019tan geldi\u011fini, b\u00fct\u00fcn bedenin \u00e7\u00f6z\u00fcl\u00fcp gitti\u011fi anda bile ruhun hep baki kalaca\u011f\u0131n\u0131 ileri s\u00fcrer.<\/p>\n Eflatun, insanda \u015fehev\u00e2ni, gadabi iki farkl\u0131 nefis yan\u0131nda \u201cnefs-i nat\u0131ka\u201d<\/strong> diye \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc bir nefisten bahseder. Ve buna ruh der. Bu nefsin do\u011frudan Cenab-\u0131 Hakk taraf\u0131ndan var edilip kal\u0131ba konuldu\u011funu ileri s\u00fcrer. Asla par\u00e7alanamaz. O, ilahidir, dolay\u0131s\u0131yla \u00f6l\u00fcp yok olmaz. Bedenden \u00f6nce var edildi\u011fi i\u00e7inde, bedenden sonrada varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 devam ettirir. Ak\u0131l ve zek\u00e2 ruhun birer derinli\u011fi, ruh da sistemati\u011fi ile cesedin hareket kayna\u011f\u0131d\u0131r. Eflatun\u2019un, nefs-i nat\u0131ka hakk\u0131ndaki m\u00fclahazalar\u0131 \u015f\u00f6yle \u00f6zetlenir:<\/p>\n Aristo\u2019nun ruh hakk\u0131ndaki g\u00f6r\u00fc\u015fleri ise k\u0131saca \u015f\u00f6yledir: Hayat ruha dayan\u0131r, hayat bir hareket ise ruh onun muharrikidir. Ona g\u00f6re ruh bedenle beraber yarat\u0131lm\u0131\u015ft\u0131; bedenin \u00e7\u00f6z\u00fcl\u00fcp da\u011f\u0131lmas\u0131ndan sonra da asl\u0131na r\u00fccu edecekti. O, ruhun bedende bir kemal vetiresi ya\u015fad\u0131\u011f\u0131n\u0131, kemale erince de Hz. Zat\u2019a m\u00fc\u015fabehet peyda edece\u011fini ve daha sonra ruhani lezzetlerle m\u00fcsta\u011frak ya\u015fayaca\u011f\u0131n\u0131 iddia ediyordu.<\/p>\n Filon\u2019un ruh hakk\u0131ndaki g\u00f6r\u00fc\u015fleri iki temel esasa dayan\u0131r: \u201cAllah\u201d ve \u201cmadde\u201d. Allah, ilk ziyad\u0131r ve ona ba\u011fl\u0131 ak\u0131llar, ruhlar, nefisler hep onun ile ayd\u0131nlanmaktad\u0131r.<\/p>\n \u0130nsan ruhu, ilahi cevherden \u00e7\u0131km\u0131\u015ft\u0131r ve dolay\u0131s\u0131yla da ebedidir. Ne var ki bu ruh ikidir veya iki buudlu bir b\u00fct\u00fcnd\u00fcr. Bu buudlardan biri fikri, di\u011feri ise hissidir.<\/p>\n Son as\u0131rlarda ise, eski felsefenin b\u00fct\u00fcn esaslar\u0131 yeniden g\u00f6zden ge\u00e7irilerek sorguland\u0131. H\u00fcr d\u00fc\u015f\u00fcncenin \u00f6n\u00fc a\u00e7\u0131ld\u0131. Ruh meselesi her zaman a\u011f\u0131rl\u0131\u011f\u0131n\u0131 korudu. Kimileri eski materyalistler gibi bizzat ruh diye bir mevcudun bulunmad\u0131\u011f\u0131n\u0131, bizim ruh kabul etti\u011fimiz \u015feyin, belli organlar\u0131n, aktivitelerini icra etmelerine yine bizim yak\u0131\u015ft\u0131rd\u0131\u011f\u0131m\u0131z bir \u00fcnvan oldu\u011funu ileri s\u00fcrm\u00fc\u015ft\u00fcr. Kimileri ruhun biricik hakikat oldu\u011funu ve bu hakikatin d\u0131\u015f\u0131ndaki \u015feylerin ise, onun bir k\u0131s\u0131m tezah\u00fcrlerinden ibaret bulundu\u011funu iddia etmi\u015f; kimileri ruhu da bir madde gibi bir hakikat g\u00f6rm\u00fc\u015f; kimileri ona bedenden ayr\u0131 m\u00fcstakil bir mahiyet ve cevher nazar\u0131yla bakm\u0131\u015ft\u0131r. Herkes fakl\u0131 bir \u015feyler m\u0131r\u0131ldanm\u0131\u015f; ama pek az materyalist m\u00fcstesna hemen hepsi de ruh demi\u015f ve bu ilahi s\u0131r, daha do\u011frusu rabbani icmal hakk\u0131nda m\u00fccelletler dolusu m\u00fctal\u00e2alar serdetmi\u015flerd\u0131r.<\/p>\n Materyalistler ise; ruhu da, ruhun fonksiyonlar\u0131n\u0131 da ink\u00e2r etmi\u015flerdir. V\u00fccudiye mesle\u011fine mensup olanlara g\u00f6re; ruhla beden ayn\u0131 \u015feydir. Ruhiye mezhebinin ruh anlay\u0131\u015f\u0131na g\u00f6re ise; insanda hem beden hem de ruhun mevcudiyeti vard\u0131r. B\u00fct\u00fcn fizyolojik faaliyetleri bedene ba\u011flarken, nefisle al\u00e2kal\u0131 fonksiyonlar\u0131 da ruhun daire-i tasarrufunda g\u00f6r\u00fcrler. \u0130nsanda cesetten ba\u015fka d\u00fc\u015f\u00fcnen, dileyen idrak eden m\u00fccerred bir cevher mevcuttur, o da ruhtur. \u0130nsan d\u00fcnyaya geldi\u011fi andan itibaren beden s\u00fcrekli de\u011fi\u015fti\u011fi halde, de\u011fi\u015fmeyen tek \u015fey ruh\u2019tur. B\u00fct\u00fcn \u0130slam \u00e2limleri, h\u00fckema ve mutasavv\u0131f\u0131n f\u00fcru\u00e2ta ait bir k\u0131s\u0131m meselelerde farkl\u0131 g\u00f6r\u00fc\u015fler serdetseler de, ruhun hakikati; fonksiyonu ve Allah\u2019\u0131n kayyumiyeti ile bekas\u0131 konusunda ittifak i\u00e7inde idiler.<\/p>\n Ruh konusunda \u0130bn-i Sina\u2019ya gelince; hayat; his, hareket ve ruhun eseridir. \u015euur ve idrakle al\u00e2kal\u0131 b\u00fct\u00fcn aktiviteler tamamen ruh ye hayata dayan\u0131r. \u0130bn-i Sina nefs-i nat\u0131kan\u0131n ruhiyetini \u0131srarla vurgular ve bu konuda bir hayli de delil serdeder. Ezc\u00fcmle;<\/p>\n Ruh ve \u0130mam Gazali\u2019ye gelince; ona g\u00f6re ruh hadistir. Her \u015feyden evvel ruh, \u00e2lem-i emirdendir ve cismaniyet mikyaslar\u0131 ile izah edilmesi de imk\u00e2ns\u0131z gibidir. Beden fena bulduktan sonra ruhun bekas\u0131 \u00fczerinde de durur. Israrla berzah hayat\u0131n\u0131 hat\u0131rlat\u0131r ve muhalif m\u00fcl\u00e2hazalar\u0131 redde \u00e7al\u0131\u015f\u0131r. \u201cBa\u2019s\u00fc Ba\u2019de\u2019l- Mevt\u201d<\/strong> konusunda da imam, \u201cinsan bedeniyle de\u011fil, ruhuyla insand\u0131r\u201d<\/strong> diyerek \u00f6b\u00fcr \u00e2lemdeki varolu\u015fa da \u201chalk-\u0131 cedid\u201d<\/strong> nazar\u0131yla bakar. Ruh, bedenden ayr\u0131 fakat onu kontrol eden bir cevher kabul eder. Ruhun, idare etme ve m\u00fcessir olma tarz\u0131nda oldu\u011funu \u0131srarla vurgular. \u201cRuh bedene d\u00e2hil olmad\u0131\u011f\u0131 gibi b\u00fct\u00fcn b\u00fct\u00fcn ondan kopuk da de\u011fildir\u201d<\/strong> der. S\u0131rr-\u0131 ilahi\u2019dir der, ge\u00e7er.<\/p>\n \u0130mam, ruhun zaman ve mek\u00e2na ihtiyac\u0131 olmamas\u0131 konusunda da ayn\u0131 hassasiyeti g\u00f6stererek her zaman tenzih a\u011f\u0131rl\u0131kl\u0131 bir usl\u00fcp kullan\u0131l\u0131r.<\/p>\n Fahreddin Razi\u2019nin ruh hakk\u0131ndaki g\u00f6r\u00fc\u015fleri ise \u015f\u00f6yledir: \u0130nsan\u0131n h\u00e2kikatinin ruhtan ibaret oldu\u011fu istikametinde pek \u00e7ok delil irad eder. Ruhun nuran\u00ee bir cevher-i l\u00e2tif oldu\u011funu, ileri s\u00fcrer. D\u00fc\u015f\u00fcncelerini \u00f6zetlemek gerekirse;<\/p>\n Mutasavv\u0131finin ruh g\u00f6r\u00fc\u015fleri ise \u015f\u00f6yledir: Onlara g\u00f6re b\u00fct\u00fcn varl\u0131k gibi ruh da belli mer\u00e2y\u00e2 ve mec\u00e2liye akseden bir tecelli ve \u015fen\u2019den ibarettir. Ruh da m\u00fcstakil bir varl\u0131k de\u011fildir; aksine o, Z\u00e2t-\u0131 B\u00e2ri veya Ruh-u K\u00fclli\u2019nin bir \u015fe\u2019ni ve cilvesidir.<\/p>\n Ruh meselesinde ortaya \u00e7\u0131kan hurafelerden birisi Ten\u00e2s\u00fch (Ruhlar\u0131n Devr-i Daimi) anlay\u0131\u015f\u0131d\u0131r. Ten\u00e2s\u00fch; nesh k\u00f6k\u00fcnden gelir ve ruhlar\u0131n bedenden bedene g\u00f6\u00e7 etmesi manas\u0131ndad\u0131r. Bu anlay\u0131\u015fa k\u00e2il olanlara g\u00f6re, cesetler ruhlar\u0131n kal\u0131plar\u0131 gibidir; ervah, k\u0131\u015fla mahiyetindeki bu kal\u0131plar i\u00e7ine girer ya\u015far ve seslendirirler. Girdikleri cesetler \u00e7\u00f6z\u00fcl\u00fcnce de, daha ba\u015fkalar\u0131na ve derken bir devr-i d\u00e2im \u0130\u00e7inde, bu beden de\u011fi\u015ftirmeler s\u00fcrer gider. En ibtida\u00ee cemaatler aras\u0131nda dahi, ten\u00e2s\u00fch akidesine rastlamak m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. G\u00fcn\u00fcm\u00fczde sosyete mahfillerinde maddenin yetersizli\u011fine bir reaksiyon olarak, bu t\u00fcrl\u00fc hadiselere ciddi bir alaka vard\u0131r.<\/p>\n Bir k\u0131s\u0131m kimseler \u201c ruhlar seyr-\u00fc seferi \u201d<\/strong>nin sadece insanlar aras\u0131nda cereyan etmekle kalmay\u0131p, hayvanlara, hatta otlara kadar uzay\u0131p gitti\u011fini iddia etmektedirler. Ruhun bir insan bedeninden ge\u00e7mesine \u201cmesh\u201d<\/strong> ot ve a\u011fa\u00e7lara girmesine \u201cresh\u201d<\/strong> madenlere h\u00fbl\u00fcl\u00fcne ise \u201cfesh\u201d<\/strong> derler.<\/p>\n Ten\u00e2s\u00fch, vefat eden insanlar\u0131n ruhlar\u0131n\u0131n ba\u015fka cesetlere girip seyr-\u00fc seyahatinden ibaret ise, burada hangi ruh hangi cesede girmi\u015ftir. Belki pek \u00e7o\u011fu itibar\u0131yla m\u00fccrim bir toplulu\u011fun ruhlar\u0131 kabzedilmi\u015f, arkadan gelenlere bir ders ve ibret olsun diye, cesetleri de ta\u015f haline getirilmi\u015ftir.<\/p>\n Tenas\u00fche k\u00e2il olan eski- yeni b\u00fct\u00fcn milletlerde ortak bir d\u00fc\u015f\u00fcnce g\u00f6ze \u00e7arpmaktad\u0131r. O da; h\u00fbl\u00fcl ve ittihat, Atenizm\u2019de Ahen-Aten, Brahmanizm\u2019de Brahman, Yahudilikte \u00dczeyr (a.s.), H\u0131ristiyanl\u0131kta Hz. Mesih (a.s.) ve Gulat-\u0131 \u015eia\u2019da ise Hz. Ali (r.a.) hep ayn\u0131 \u015fey olarak kabul edilmek suretiyle, \u00e2lem\u015f\u00fcmul bir hata i\u015flenmi\u015f ve ayn\u0131 inhiraf \u00e7izgisinde birle\u015filmi\u015ftir.<\/p>\n Ehl-i s\u00fcnnet ulemas\u0131; hadis\u00e7isinden f\u0131k\u0131h\u00e7\u0131s\u0131na, ondan tefsir ve kelamc\u0131s\u0131na kadar, bu anlay\u0131\u015f\u0131n, \u0130slam\u2019\u0131n ruhuna ayk\u0131r\u0131 oldu\u011funda ittifak halindedir. Her ferdin kendi kaderiyle ya\u015famas\u0131, kendi kaderiyle \u00f6lmesi ve kendi serenc\u00e2mesiyle ha\u015frolmas\u0131; sonra imtihan hakikatinin muayyen ferde bakmas\u0131, muayyen muhatab\u0131n kendi sevap ve g\u00fcnah\u0131yla ayn\u0131 muayyeniyet i\u00e7inde hesaba \u00e7ekilmesi gibi hususlardan \u00d6t\u00fcr\u00fc, ten\u00e2s\u00fch akidesini merdut g\u00f6rm\u00fc\u015flerdir.<\/strong><\/p>\n Bedi\u00fczzaman\u2019a G\u00f6re Ruh<\/strong><\/p>\n Bedi\u00fczzaman, hayat\u0131n h\u00e2lis, saf\u00ee bir cevheri ve onun m\u00fcstakil z\u00e2t\u0131 dedi\u011fi ruh hakk\u0131nda , ruhun z\u00ee\u015fuur oldu\u011funu s\u00f6yler ki, Fethullah G\u00fclen\u2019in ruh hakk\u0131ndaki g\u00f6r\u00fc\u015flerinin temelinde bu vard\u0131r. \u015e\u00f6yle der:<\/p>\n \u201c\u015eu madde ve \u015fehadet \u00e2lemi, \u00e2lem-i melek\u00fbt ve ervah \u00fczerinde serpilmi\u015f bir perde gibidir. Madde bir mana ile kaimdir; i\u015fte o mana hayatt\u0131r, ruhtur\u201d<\/strong> der.<\/p>\n Ruh, bir kanun-u z\u00eev\u00fccud-u haric\u00eedir, bir n\u00e2mus-u z\u00ee\u015fuurdur. Sabit ve d\u00e2im f\u0131tr\u00ee kanunlar gibi, ruh dahi \u00e2lem-i emirden, s\u0131fat-\u0131 iradeden gelmi\u015f, kudret ona v\u00fccud-u hiss\u00ee giydirmi\u015ftir, bir seyy\u00e2le-i lat\u00eefeyi o cevhere sadef etmi\u015ftir. Mevcud ruh, m\u00e2kul kanunun karde\u015fidir. \u0130kisi hem daim\u00ee, hem \u00e2lem-i emirden gelmi\u015flerdir. \u015e\u00e2yet nev\u2019lerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir v\u00fccud-u haric\u00ee giydirseydi, ruh olurdu. E\u011fer ruh, \u015fuuru ba\u015f\u0131ndan indirse, yine l\u00e2yemut bir kanun olurdu.<\/p>\n Bedi\u00fczzaman mel\u00e2ike ve ruhanilerin v\u00fccutlar\u0131 \u00fczerinde de \u0131srarla durur. Ve her f\u0131rsatta \u0131srarla ruhun bekas\u0131n\u0131 vurgular. \u201cHa\u015fir Risalesi\u201d ve \u201cYirmi Dokuzuncu S\u00f6z\u00fcn \u0130kinci Maksad\u0131\u2019n\u0131 bu hususa ay\u0131r\u0131r. \u00d6ld\u00fckten sonra dirilmenin ahl\u00e2ki buudlar\u0131n\u0131n \u00f6nemini vurgular ve okuyucular\u0131na S\u00fcnni d\u00fc\u015f\u00fcnce \u00e7izgisinde hayat, ruh, beka-y\u0131 ruh, m\u00fck\u00e2fat ve m\u00fccazat konular\u0131nda olduk\u00e7a \u00f6nemli ipu\u00e7lar\u0131 verir.<\/p>\n \u0130nsan v\u00fccudunda; hayat, hareket, idrak, his, \u015fuur ve her t\u00fcrl\u00fc geli\u015fmenin gayr-i maddi temel unsuru say\u0131lan ruh; vahye, Kur\u2019an\u2019a, vahiy mele\u011fine de ayn\u0131 ismin verilmesi mahfuz- kutsal kitaplardan filozoflara, en iptidai toplumlardan en m\u00fctemeddin milletlere kadar hemen herkesin al\u00e2ka duydu\u011fu bir mevzudur. Hakk\u0131nda s\u00f6ylenen s\u00f6zler m\u00fccelletlere s\u0131\u011fmayacak \u00f6l\u00e7\u00fcde geni\u015f bir konudur.<\/p>\n \u0130htimal, bu biraz da, ilk insan ve ilk peygambere\/ peygamberlere bildirilen ruhun hakikati ve mahiyet-i nefs\u2019il- emayesiyle al\u00e2kal\u0131 icmali emirlerle yetinmeyip tafsile girmekten ve de\u011fi\u015fik \u00e7a\u011flar\u0131n ilim, marifet ufku zaviyesinden ileri s\u00fcr\u00fclm\u00fc\u015f yorumlardan kaynaklanmaktad\u0131r. Ya da asl\u0131nda, bir hareket, hayat, idrak ve his esas\u0131 olan ruh cevherinin hakikatini onun fonksiyon ve faaliyetleriyle kar\u0131\u015ft\u0131r\u0131p hepsini m\u00fc\u015fterek m\u00fctalaa etmekten kaynaklanmaktad\u0131r. Ne var ki, ruhun anlat\u0131lmas\u0131yla al\u00e2kal\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnce ve ifadeler nas\u0131l olursa olsun, onun hayat, hareket, his, \u015fuur, d\u00fc\u015f\u00fcnce ve idrakin biricik kayna\u011f\u0131 oldu\u011funda \u015f\u00fcphe yoktur… Ye bu konuda din, felsefe d\u00fc\u015f\u00fcncesi ve tasavvuf adeta ittifak halindedir.<\/p>\n Yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z ara\u015ft\u0131rmalarda M.Fethullah G\u00fclen\u2019in, ruhun varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 ispatlad\u0131ktan sonra onun \u015fuurlu bir namus oldu\u011fu vurgusunun onun ruh konusuna getirdi\u011fi, \u00fczerinde durulmas\u0131 gereken orijinal bir yakla\u015f\u0131m oldu\u011funu g\u00f6rd\u00fck. Ayr\u0131ca F.G\u00fclen, akli delillerle ruhun varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 ortaya koyduktan sonra ruhun mana boyutuna de\u011finir. F. G\u00fclen\u2019 de en \u00e7ok g\u00f6ze \u00e7arpan husus \u015fudur ki \u201cRuh \u0130nsan\u0131\u201d<\/strong> olmay\u0131 \u00f6ne \u00e7\u0131kar\u0131r. Ve bizzat bir eserinin ad\u0131n\u0131 \u201cRuhumuzun Heykelini Dikerken\u201d<\/strong> olarak isimlendirir.<\/p>\n Tarih boyunca ruha yap\u0131lan a\u00e7\u0131klamalara kendine has yorumlar katar ki \u00a0bunlar\u0131n mutlaka vurgulanmas\u0131 gerekir. Bunlar \u015f\u00f6yledir:<\/p>\n F.Zehra \u00c7ad\u0131rc\u0131, M.Fethullah G\u00fclen’de ruh tasavvuru adl\u0131 Y.Lisans tezinden al\u0131nm\u0131\u015ft\u0131r.<\/p>\n <\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":" Fethullah G\u00fclen ge\u00e7mi\u015f \u00e2limlerin ruh konusundaki g\u00f6r\u00fc\u015flerine son derece vak\u0131ft\u0131r. Bu sebebe binaen biz kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131rma ve sentezlerin bizzat Fethullah G\u00fclen\u2019in kaleminden yap\u0131lmas\u0131n\u0131 uygun g\u00f6rd\u00fck. \u0130nsano\u011flu var oldu\u011fu g\u00fcnden beri, hep (ruh denilen) b\u00f6yle bir cevherin mevcudiyetini d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fc\u015f, hatta r\u00fcya vesaire gibi \u015feylerle onu k\u0131smen hissetmi\u015f ve bir ad\u0131m daha atarak onun hakikatini anlamaya \u00e7al\u0131\u015fm\u0131\u015ft\u0131r. Ne …<\/p>\n","protected":false},"author":1,"featured_media":2678,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1,122],"tags":[278,781,650,23,782,56,257,187,780],"_links":{"self":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/2677"}],"collection":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts"}],"about":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/types\/post"}],"author":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/users\/1"}],"replies":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/comments?post=2677"}],"version-history":[{"count":1,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/2677\/revisions"}],"predecessor-version":[{"id":2679,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/2677\/revisions\/2679"}],"wp:featuredmedia":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media\/2678"}],"wp:attachment":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media?parent=2677"}],"wp:term":[{"taxonomy":"category","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/categories?post=2677"},{"taxonomy":"post_tag","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/tags?post=2677"}],"curies":[{"name":"wp","href":"https:\/\/api.w.org\/{rel}","templated":true}]}}\n
\n
\n
\n