<\/h1>\n<\/header>\n

<\/form>\n

\n

Bir bahar gibi ba\u015flar her \u015fey. G\u00fczel tasavvurlar, tatl\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnceler ve z\u00fcmr\u00fctten hay\u00e2llerle… Her g\u00fczel ba\u015flang\u0131\u00e7, neticeye ermenin ilk \u015fart\u0131 ve ilk sebebi olmas\u0131 itibariyle de, zevkli ve \u00fcmit vericidir. Ancak, pek \u00e7ok g\u00fczel ba\u015flang\u0131\u00e7 vard\u0131r ki, ‘bahar\u0131 g\u00f6rmeden haz\u00e2na’ erer ve geride k\u0131ra\u011f\u0131 vurmu\u015f bir s\u00fcr\u00fc y\u0131k\u0131k r\u00fcya b\u0131rak\u0131r gider.<\/p>\n

Ba\u015flat\u0131lan her hay\u0131rl\u0131 i\u015f, her hay\u0131rl\u0131 te\u015febb\u00fcs, kadir\u015fin\u00e2s miras\u00e7\u0131lar ve birleri, binlere ula\u015ft\u0131rma sevd\u00e2l\u0131s\u0131 nesiller sayesinde, varl\u0131\u011fa erer ve s\u00fcreklilik kazan\u0131r. Ve \u015fayet, o i\u015f ve te\u015febb\u00fcs, serpilip ba\u011fr\u0131nda geli\u015febilece\u011fi bu ide\u00e2l kadroyu ve bu karasevd\u00e2l\u0131lar\u0131 bulamazsa, samyeli vurmu\u015f gibi kurur ve yerle bir olur.<\/p>\n

M\u0131s\u0131r’dan Roma’ya ondan da b\u00fct\u00fcn do\u011fu medeniyetlerine ve hatt\u00e2 Osmanl\u0131 \u0130mparatorlu\u011funa kadar, bilumum umr\u00e2n-\u0131 \u00e2lem [1] ayn\u0131 kader \u00e7izgisinde do\u011fmu\u015f, ayn\u0131 pl\u00e2tformda geli\u015fmi\u015f ve ayn\u0131 hazin ak\u0131betle kadavrala\u015farak tarihe m\u00e2l olmu\u015ftur. Bir bak\u0131ma b\u00f6yle olmas\u0131 da zarur\u00ee ve tabi\u00ee idi; zira onlar, kendilerini devaml\u0131 k\u0131lacak \u00f6zlerini, \u00e7oktan yitirmi\u015flerdi. Evet, bir \u015feyin varolmas\u0131, \u015fekillenmesi ve olgunluk \u00e7a\u011f\u0131na ermesi i\u00e7in, ne kadar ceht ve gayret gerekli ise, hayatiyetini devam ettirmesi ve varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcrmesi i\u00e7in de, en az o kadar, belki daha fazla safvet, \u00f6ze ba\u011fl\u0131l\u0131k, a\u015fk ve vecde ihtiya\u00e7 vard\u0131r.<\/p>\n

Bir tomurcuk, bir yumurta, bir yavru binbir zorluklarla meydana gelir ve varl\u0131\u011fa erer. Sonra k\u00fc\u00e7\u00fck bir ihm\u00e2l az bir gaflet ve ehemmiyetsiz bir \u00e2r\u0131za ile mahvolur gider. Gider de, ne bahar bekleyen tomurcuktan, ne y\u0131\u011f\u0131n y\u0131\u011f\u0131n m\u00fc\u015fk\u00fclleri a\u015farak ortaya \u00e7\u0131kan yumurtadan ne de yavrudan eser kalmaz. Toplum hayat\u0131 da \u00f6yledir. Bin me\u015fakkatle elde edilen zaferler; debdebe ve ihti\u015fama ula\u015fan medeniyetler; g\u00f6z kama\u015ft\u0131r\u0131c\u0131 umranlar, beklenmedik bir k\u0131ra\u011f\u0131 ile yerle bir edilir de, esefli birer r\u00fcya, hasretli birer hay\u00e2l olur kal\u0131rlar.<\/p>\n

Nedendir bu \u00e7\u00f6z\u00fcl\u00fc\u015f ve \u00e7\u00f6k\u00fc\u015fler? Nedendir \u00f6n\u00fcne ge\u00e7ilmez gibi i\u015fleyen bu h\u00e2diseler? Acaba, toplumlar\u0131 ve medeniyetleri, bu \u00e2fetlere kar\u015f\u0131 koruyacak baz\u0131 seralar bulunamaz m\u0131.? Bulunamazsa, insan\u0131n cemadattan fark\u0131 nedir…?<\/span><\/strong><\/p><\/blockquote>\n

\u00dcst \u00fcste bu sorular, haz\u00e2ndan \u00fcrkm\u00fc\u015f bir dima\u011f\u0131n istifhamlar\u0131n\u0131 aksettiriyor. Belki daha bir s\u00fcr\u00fcs\u00fcn\u00fc bunlara il\u00e2ve etmek de m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr.. ne var ki, kalpleri teredd\u00fct ve \u015f\u00fcpheler i\u00e7inde b\u0131rakmamak i\u00e7in, b\u00f6yle bir tasvire giri\u015fmeyi uygun bulmuyoruz.<\/p>\n

Evet, v\u00e2k\u0131a, her fert gibi, her toplumun da belli bir \u00f6mr\u00fc ve takdir edilmi\u015f bir eceli vard\u0131r. M\u00fcddetini dolduran her fert ve toplum -b\u00fcy\u00fck veya k\u00fc\u00e7\u00fck bir sebeple- elved\u00e2 diyerek ayr\u0131l\u0131r. Ayr\u0131l\u0131r da kimse onu durduramaz. Her varl\u0131k bu mihnet evine birer birer gelir, birer birer gider; bu geli\u015f ve gidi\u015fte fertleri, milletler ve devletler takip eder. Gelenler bir y\u0131\u011f\u0131n \u00e7\u00e2re ve tedbire dayanarak gelir. Ama gidenler, sezilmedik sebeplerle ve sessizce silinir gider.<\/p>\n

\u015eimdiye kadar bu kahh\u00e2r-\u0131 devv\u00e2r\u0131n [2] di\u015fleri aras\u0131nda binlerce millet ve y\u00fczbinlerce umr\u00e2n \u00e7i\u011fnenip gitti. kim bilir, daha nice medeniyetler, o di\u015f ve damaklar aras\u0131nda eriyip yokolacakt\u0131r.!<\/p>\n

‘Bu bir devv\u00e2r u gadd\u00e2rd\u0131r.
\nG\u00f6z\u00fc g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc hep yer
\nNe \u015f\u00e2h u ne ged\u00e2 bunda,
\nNe bir ferd p\u00e2yidar olmu\u015f’<\/strong> L.<\/p>\n

Ancak bu geli\u015f gidi\u015f devr-i d\u00e2imini [3], mutlak bir kadercilik i\u00e7inde m\u00fct\u00e2l\u00e2a etmeye de imk\u00e2n yoktur. Bil\u00e2kis, bu hususta hem fert hem de topluma terett\u00fcp eden pek \u00e7ok mesuliyetler vard\u0131r. Fert, i\u00e7 m\u00fc\u015f\u00e2hede ve kendi kendini kontrol etme; toplum da ona, emniyet i\u00e7inde varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcrece\u011fi bir zemini haz\u0131rlamakla m\u00fckelleftir. Fert; a\u015fk, hass\u00e2siyet, i\u00e7 d\u00fczenleme ve kendini hesaba \u00e7ekmede ihm\u00e2l g\u00f6sterir; toplum da, kendisi i\u00e7in tehlike arz eden fakt\u00f6rleri ba\u015ftan sezemezse, o millet ve o toplum i\u00e7in \u00f6l\u00fcm em\u00e2releri belirmeye ba\u015flam\u0131\u015f demektir. Bu itibarla, ferdin hem kendini, hem de i\u00e7inde ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 cemaati; cemaatinde, ferdi g\u00f6r\u00fcp g\u00f6zetmesi, hayat\u00ee ehemmiyet arz eden cidd\u00ee bir husustur.<\/p>\n

Evet, s\u0131hhatli bir toplum, onu te\u015fkil eden fertlerin i\u00e7 derinli\u011fi ve kalb\u00ee, r\u00fbh\u00ee hayat\u0131yla mevcut say\u0131l\u0131r. Ve varl\u0131\u011f\u0131n\u0131, canl\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 da ancak onlar sayesinde devam ettirebilme durumundad\u0131r. Denebilir ki, toplum, tamamen aile c\u00fcz-\u00fc fertlerinin [4] ve fert izotoplar\u0131n\u0131n h\u00e2l ve keyfiyetine g\u00f6re \u015fekillenmekte ve buna g\u00f6re y\u00f6nlenmektedir.<\/p>\n

Buna binaen, fertlerde mevcut olan her g\u00fczellik, her k\u0131ymet ve her de\u011fer katlanarak topluma akseder. Aksine, onlardaki her uygunsuzluk, her yetersizlik de, bir fez\u00eea [5] ve bir f\u00e2cia olarak toplumun yolunu keser ve onu derinden derine yaralar.<\/p>\n

Bu a\u00e7\u0131dan, fertleri, i\u00e7ten i\u00e7e yanm\u0131\u015f ve karbonla\u015fm\u0131\u015f bir toplumda, ne canl\u0131l\u0131k, ne s\u0131hhat ve ne de elde ettikleri nimet ve imk\u00e2nlar\u0131 de\u011ferlendirerek, yeni l\u00fctuflara liy\u00e2kat kazanma ve yeni ufuklara do\u011fru a\u00e7\u0131lma, asla s\u00f6z konusu de\u011fildir. Bil\u00e2kis, fertlerdeki bu i\u00e7 \u00e7\u00f6z\u00fclme, \u00f6nce onlarda, sonra da toplumun b\u00fct\u00fcn kesimlerinde zincirleme h\u00fcsranlara yol a\u00e7acakt\u0131r ki; bu da, o toplumun kendi i\u00e7inde \u00e7\u00fcr\u00fcy\u00fcp yok olmas\u0131 demektir.<\/span><\/strong><\/p><\/blockquote>\n

Bu \u015fundand\u0131r; ‘Y\u00fcce Yarat\u0131c\u0131, bir topluma bah\u015fetti\u011fi nimetlerini, o toplum kalb\u00ee ve r\u00fbh\u00ee durumunu de\u011fi\u015ftirmedik\u00e7e geri alacak ve de\u011fi\u015ftirecek de\u011fildir’ (K). Yani o cemaat, kendisine bah\u015fedilen nimetlere mazhar oldu\u011fu andaki safvet, samimiyet, azim, kararl\u0131l\u0131k ve hasb\u00eelik… gibi, y\u00fcce hasletlerini yitirmedikten sonra, -il\u00e2hi \u00e2dete g\u00f6re- o nimetlerin al\u0131nmas\u0131 ve o toplumun derbederli\u011fi asla s\u00f6z konusu de\u011fildir. Aksine, bir heyet-i i\u00e7tim\u00e2iyye [6] kendini y\u00fccelten ve ayakta tutan bu \u00fcst\u00fcn vas\u0131flar\u0131 kaybedince, orta s\u00fctun \u00e7\u00f6km\u00fc\u015f ve toplum \u00e7at\u0131s\u0131nda tamiri imk\u00e2ns\u0131z y\u0131k\u0131nt\u0131lar meydana gelmi\u015f demektir.<\/p>\n

Onun i\u00e7indir ki; bizler, as\u0131rlardan beri devam ede gelen sars\u0131nt\u0131 ve \u00e7\u00f6k\u00fcnt\u00fclerimize, d\u0131\u015fta sebepler arama yerine, insan\u0131m\u0131za i\u00e7 mur\u00e2kabe, kendi i\u00e7inde derinle\u015fme ve kendi kendini ke\u015ffetmeyi tavsiye ediyoruz. Ve yine onun i\u00e7indir ki; makam ve mans\u0131ba dilbeste olmay\u0131, \u00f6ld\u00fcr\u00fcc\u00fc zehir say\u0131yor ve hay\u00e2l\u00ee zaferlerin ganimetini payla\u015fma u\u011frunda verilen kavgalara, cinnet nazar\u0131yla bak\u0131yoruz. Ve yine onun i\u00e7indir ki, bu y\u00fcce davaya g\u00f6n\u00fcl vermi\u015fler aras\u0131nda, \u015fahs\u00ee \u00e7\u0131kar arayanlar\u0131 ve \u015fahs\u00ee refah pe\u015finde ko\u015fanlar\u0131, bu g\u00fcz\u00eede topluluk i\u00e7ine s\u0131zm\u0131\u015f zararl\u0131lar addediyor, onlardan ve d\u00fc\u015f\u00fcncelerinden uzak kalmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yoruz.<\/p>\n

Ne mutlu, gelece\u011fin d\u00fcnyas\u0131n\u0131 kuracak hasb\u00eelere! Ne mutlu, kutsiler pazar\u0131nda insanl\u0131k u\u011fruna ate\u015flere at\u0131lanlara ve \u00e7arm\u0131ha gerilenlere! Bin mu\u015ftu olsun, \u015fahs\u00ee haz ve zevklerini, i\u00e7inde ya\u015fad\u0131klar\u0131 topluma fed\u00e2 edenlere!<\/p>\n

Yazar: Fethullah G\u00fclen, S\u0131z\u0131nt\u0131, Temmuz 1981, Cilt 3, Say\u0131 30<\/strong><\/p>\n

---

\n[1] Umr\u00e2n-\u0131 \u00e2lem: \u00c2lemin imar\u0131, medenile\u015fmesi, ilerlemesi, refah ve saadeti
\n[2] Kahh\u00e2r: Ziyadesiyle kahreden, yok eden, bat\u0131ran. Devv\u00e2r: \u00c7ok d\u00f6nen, devreden
\n[3] Devr-i d\u00e2im: Devaml\u0131 d\u00f6nme
\n[4] C\u00fcz-\u00fc d\u00e2im: Atomlar
\n[5] Fezi\u00e2: Skandal
\n[6] Heyet-i i\u00e7tim\u00e2iyye: Toplulu\u011fa \u00e2it cemiyet<\/p><\/div>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

Bir bahar gibi ba\u015flar her \u015fey. G\u00fczel tasavvurlar, tatl\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnceler ve z\u00fcmr\u00fctten hay\u00e2llerle… Her g\u00fczel ba\u015flang\u0131\u00e7, neticeye ermenin ilk \u015fart\u0131 ve ilk sebebi olmas\u0131 itibariyle de, zevkli ve \u00fcmit vericidir. Ancak, pek \u00e7ok g\u00fczel ba\u015flang\u0131\u00e7 vard\u0131r ki, ‘bahar\u0131 g\u00f6rmeden haz\u00e2na’ erer ve geride k\u0131ra\u011f\u0131 vurmu\u015f bir s\u00fcr\u00fc y\u0131k\u0131k r\u00fcya b\u0131rak\u0131r gider. Ba\u015flat\u0131lan her hay\u0131rl\u0131 i\u015f, …<\/p>\n","protected":false},"author":1,"featured_media":3381,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1,1189],"tags":[1190,23,273,36,420,1249,237,41],"_links":{"self":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/3380"}],"collection":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts"}],"about":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/types\/post"}],"author":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/users\/1"}],"replies":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/comments?post=3380"}],"version-history":[{"count":1,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/3380\/revisions"}],"predecessor-version":[{"id":3382,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/3380\/revisions\/3382"}],"wp:featuredmedia":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media\/3381"}],"wp:attachment":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media?parent=3380"}],"wp:term":[{"taxonomy":"category","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/categories?post=3380"},{"taxonomy":"post_tag","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/tags?post=3380"}],"curies":[{"name":"wp","href":"https:\/\/api.w.org\/{rel}","templated":true}]}}