Her t\u00fcrl\u00fc muvaff\u00e2kiyetin ilk \u015fart\u0131 \u00eeman ve m\u00fccadele g\u00fcc\u00fcd\u00fcr. G\u00f6nl\u00fcn\u00fc inan\u00e7la donat\u0131p, dima\u011f\u0131n\u0131 y\u00fcksek d\u00fc\u015f\u00fcncelerin me\u015fcereli\u011fi h\u00e2line getiren kimseler, hayat\u0131n her d\u00f6nemecinde ayr\u0131 bir huzur, ayr\u0131 bir hazza ererek kendilerini \u00e2deta cennet bah\u00e7elerinde hissederler. Bu \u00eeman ve m\u00fcc\u00e2dele g\u00fcc\u00fcnden mahrum g\u00f6n\u00fcller ise, en k\u00fc\u00e7\u00fck zorluklar kar\u015f\u0131s\u0131nda sars\u0131l\u0131p \u00fcmitsizli\u011fe d\u00fc\u015fmeye, cesaretlerini yitirip devre d\u0131\u015f\u0131 kalmaya mahk\u00fbmdurlar.<\/p>\n
Hayat bir bak\u0131ma, ba\u015ftanba\u015fa \u00e7al\u0131\u015fma, gayret ve m\u00fcc\u00e2dele demektir. \u00c7al\u0131\u015fmak i\u00e7in g\u00fcce, gayret i\u00e7in \u00fcmide ve kavga i\u00e7in de madd\u00ee-manev\u00ee haz\u0131rl\u0131kl\u0131 olmaya ihtiya\u00e7 vard\u0131r. Bu ihtiyac\u0131 hesaba katmadan, hayat\u0131n \u00e7ok \u00e7etin ve zikzakl\u0131 labirentlerinden ge\u00e7meye kalkanlar, ya d\u00f6k\u00fcl\u00fcr yollarda kal\u0131rlar veya bir g\u00f6lge gibi hep ba\u015fkalar\u0131n\u0131 takip eder dururlar. Her iki halde de zel\u00eel, derbeder ve tutars\u0131zd\u0131rlar. Ara s\u0131ra yalanc\u0131 bir sa\u00e2det elde edip onunla ayd\u0131nl\u0131\u011fa ermi\u015f g\u00f6r\u00fcnseler bile, hemen her zaman zillet ve sef\u00e2let i\u00e7indedirler.<\/p>\n
B\u00f6yleleri saray ve m\u00e2lik\u00e2nelere, deste deste para ve k\u00fcl\u00e7e k\u00fcl\u00e7e alt\u0131nlara sahip olsalar dahi yine sefil, yine dilencidirler. Alt\u0131n ve g\u00fcm\u00fc\u015f, \u00f6z\u00fcyle b\u00fct\u00fcnle\u015fmi\u015f y\u00fcksek ruhlar i\u00e7in iyi birer hizmetk\u00e2r ise de, kendini idrak edememi\u015f talihsizler i\u00e7in \u00e7ok k\u00f6t\u00fc ve zararl\u0131 birer efendi say\u0131l\u0131rlar.<\/p>\n
\u0130nsanlar, ekseriyet \u00eetibariyle, kolay ve rahatl\u0131kla elde edilebilen zevklerin kuca\u011f\u0131na at\u0131lmakla, gayret ve sam\u00eemiyet isteyen, me\u015fakkat ve zorluklarla kazan\u0131lan b\u00fcy\u00fck ve s\u00fcrekli nimetlerden kendilerini mahrum etmektedirler. Bu \u00f6ld\u00fcr\u00fcc\u00fc d\u00fc\u015f\u00fcnce ile, g\u00fcn\u00fcn\u00fc g\u00fcn etmek isteyen nice kimseler vard\u0131r ki, hayatlar\u0131n\u0131 hep ini\u015f a\u015fa\u011f\u0131 ya\u015famak ister; bir kerecik olsun herhangi bir zorlukla kar\u015f\u0131la\u015fmay\u0131 kat’iyen arzu etmezler. \u0130nan\u00e7 ve idealden mahrum, hasbilik ve di\u011fergaml\u0131k bilmeyen bu karanl\u0131k ve fersiz ruhlar, \u00e7al\u0131\u015fmay\u0131 sevmez, s\u0131k\u0131nt\u0131ya gelmez, zaman\u0131 de\u011ferlendirmesini bilmez ‘menn-\u00fc selv\u00e2’ bekler gibi g\u00f6zleri hep h\u00e2rikalar ku\u015fa\u011f\u0131nda.. \u00fcmitleri s\u0131\u011f, ir\u00e2deleri meflu\u00e7tur. Y\u00fcreksiz, g\u00fcn\u00fcbirlik\u00e7i ve menfaatlerine d\u00fc\u015fk\u00fcn olduklar\u0131ndan, b\u00fct\u00fcn bir hayat boyu ba\u015fkalar\u0131n\u0131n d\u00fcmen suyuna g\u00f6re hareket eder ve onlar\u0131n dublesi olarak ya\u015farlar. Bu \u00eetibarla da durmadan yer de\u011fi\u015ftirir, kal\u0131ptan kal\u0131ba girerler.<\/p>\n
Ne var ki, bu herca\u00eelikle \u00f6z ve benliklerini koruyup kendileri olarak kalamayacaklar\u0131 gibi, mevc\u00fbd sa\u00e2det ve mutluluklar\u0131n\u0131 da koruyamayacaklard\u0131r. Kendi i\u00e7inden beslenemeyen bir g\u00f6l gibi, yava\u015f yava\u015f \u00e7ekilecek, kuruyacak ve yok olacaklard\u0131r.<\/strong><\/span><\/p><\/blockquote>\n
Asl\u0131nda, \u00f6z\u00fc koruma istik\u00e2metinde g\u00f6sterilen her gayret, hem y\u00fcksek bir zevk, hem de gelecek mutlulu\u011fun teminat\u0131 olmas\u0131 \u00eetibariyle mukaddes bir hamledir. Ancak, bu zevki idr\u00e2k edebilmek i\u00e7in de yine, ruh k\u00f6k\u00fcne ba\u011fl\u0131l\u0131\u011fa, m\u00e2z\u00ee esintili ilhamlara, inan\u00e7 ve fazilete ihtiya\u00e7 vard\u0131r. D\u00fc\u015f\u00fcnce d\u00fcnyas\u0131n\u0131 bu esaslar \u00fczerine oturtamam\u0131\u015f kimselerin, bu y\u00fcksek zevki duymalar\u0131na imk\u00e2n yoktur.<\/p>\n
Bizce, g\u00fcn\u00fcm\u00fczde m\u00fchimlerden m\u00fchim bir mesele varsa o da; her d\u00fc\u015f\u00fcnceye yah\u015fi \u00e7eken ide\u00e2lsiz nesillere; inan\u00e7, fazilet, sab\u0131r, \u00e7al\u0131\u015fma a\u015fk\u0131, m\u00e2zi hayranl\u0131\u011f\u0131 ve gelece\u011fi halla\u00e7 etme i\u015ftiy\u00e2k\u0131 a\u015f\u0131layarak onlar\u0131 yeniden in\u015f\u00e2 etmektir. Bu d\u00fc\u015f\u00fcnce platformunda g\u00f6sterilen her gayret, hem bug\u00fcn\u00fc hem de yar\u0131nlar\u0131 \u00e2b\u00e2d edecek ve gelecek nesiller aras\u0131nda bir ‘y\u00e2d-\u0131 cem\u00eel’ olarak kal\u0131p gidecektir.<\/p>\n
Tarlaya tohum sa\u00e7madan topraktan bir \u015feyler beklemek abes oldu\u011fu gibi; gen\u00e7 ku\u015faklar\u0131n insanl\u0131\u011fa y\u00fckseltilmesi istik\u00e2metinde, baz\u0131 fed\u00e2k\u00e2rl\u0131klara katlanmadan gidip hedefe ula\u015fmaya da imk\u00e2n yoktur. \u0130nsan, almadan \u00f6nce vermesini bilmelidir ki, alma mevsiminde de kat kat alabilsin…<\/p>\n
Bir bah\u00e7\u0131van, \u015f\u00e2yet bah\u00e7esine de\u011fer veriyorsa, topra\u011f\u0131n\u0131n en k\u00fc\u00e7\u00fck par\u00e7as\u0131n\u0131 dahi ihmal etmeden onu i\u015fler, halla\u00e7 eder; meyveli a\u011fa\u00e7lardan bitkilere, onlardan da g\u00fcller, \u00e7i\u00e7ekler ve s\u00fcs a\u011fa\u00e7lar\u0131na kadar bir s\u00fcr\u00fc \u015fey diker. Sonra da onlar\u0131, su ile, g\u00fcbre ile besler.. yer yer \u00e7apa yap\u0131p yaban\u00ee otlar\u0131 kopar\u0131r ve topra\u011f\u0131n hava, g\u00fcne\u015f ve de\u011fi\u015fik boydaki esintilerle temas\u0131n\u0131 temin eder ki; b\u00fct\u00fcn bunlar, bah\u00e7e sevgisiyle prati\u011fin b\u00fct\u00fcnle\u015fmesi m\u00e2n\u00e2s\u0131na gelir.<\/p>\n