Kur’\u00e2n, de\u011fi\u015fmez muhakemat\u0131 ve sars\u0131lmaz delailiyle insanlar\u0131n \u00eetikatlar\u0131n\u0131 sa\u011flam kaziyelere ba\u011flarken, her devrin anlay\u0131\u015f\u0131na hitap ederek zaman\u0131n ilm\u00ee, teknolojik, sosyolojik ve pedaogojik ihtiya\u00e7lar\u0131na da cevab verir. O Allah’\u0131n kel\u00e2m\u0131 ve k\u00e2inat\u0131n kitab\u0131d\u0131r. Allah bir kere s\u00f6yler, o s\u00f6z, mevceler h\u00e2linde ebediyete kadar yay\u0131l\u0131r. Her halkas\u0131nda bir kavmi, bir milleti, yeni bir zaman diliminin insanlar\u0131n\u0131 saadet ufkuna g\u00f6t\u00fcr\u00fcr.<\/p>\n

Kur’\u00e2n-\u0131 Kerim, “Buru\u00e7 suresi” ile Ashab-\u0131 Uhdud’tan, Hadler ashab\u0131’ndan bahsediyor. Hendekler i\u00e7inde ate\u015fler yakarak insanlar\u0131 i\u00e7ine at\u0131p sadist\u00e7e seyreden, o g\u00fcn\u00fcn Neronlar\u0131’n\u0131n vah\u015fetinden bahsediyor.<\/p>\n

B\u00fct\u00fcn devirlerdeki zul\u00fcmlerin mahiyetlerine bakt\u0131\u011f\u0131m\u0131zda, benzer \u015feyleri g\u00f6r\u00fcr\u00fcz. Hatlar \u00fczerindeki Ashab-\u0131 Uhdud ise \u0130sl\u00e2m milletlerini tahakk\u00fcmleri ve tasallutlar\u0131 alt\u0131na alan istilac\u0131 ve istismarc\u0131 m\u00fcstemlekecileri ifade eder. Bir vas\u0131ta-i sulta olan tiren m\u00fcstemlekecileri i\u00e7ine al\u0131r. Y\u0131k\u0131lan medeniyetlerin, ma\u011flublar\u0131n, mazlumlar\u0131n i\u00e7inden ge\u00e7irir. O vah\u015fi insanlar sadist bir hava i\u00e7inde vah\u015fetlerinin tad\u0131n\u0131 \u00e7\u0131kar\u0131p zevk ve lezzet al\u0131rlar.<\/p>\n

Kur’\u00e2n, kemal-i azametle ferman ediyor: “Bur\u00e7lar sahibi olan semaya yemin olsun.”(33) G\u00f6kleri bur\u00e7 bur\u00e7 ay\u0131ran, sistemler h\u00e2linde y\u00fcr\u00fcten, o sistemleri birbiriyle \u00e7arp\u0131\u015fmadan d\u00f6nd\u00fcren, hayata medar yapan Allah’a yemin ediyor. Ba\u015fka bir ayette Allah: “Hubuk sahibi semaya”(34) yemin ediyor. Hubuk, y\u0131\u011f\u0131n y\u0131\u011f\u0131n kar\u0131ncan\u0131n bir ordunun askerleri gibi birbiri pe\u015fis\u0131ra giderken b\u0131rakt\u0131klar\u0131 mevzun izlere denir. Kur’\u00e2n, semada, Allah’\u0131n geni\u015f fezas\u0131nda, yerdeki kar\u0131ncalar gibi, ge\u00e7tikleri yerlerde mevhum izler b\u0131rakan, hayal\u00ee bur\u00e7lar \u00e7izen hubuk sahibi semaya yemin olsun diyor. Di\u011fer taraftan da “Zat-il buru\u00e7 – Bur\u00e7lar sahibi” diyor.<\/p>\n

Allah: “Vel yevm-il mev’ud -Va’d olunan g\u00fcne de yemin olsun.” (35) buyuruyor. Bu hayat\u0131n hesab\u0131n\u0131 verece\u011fimiz, a\u011fz\u0131m\u0131z\u0131 a\u00e7\u0131p-kapay\u0131\u015f\u0131m\u0131z\u0131n, k\u00e2lbimizin at\u0131\u015flar\u0131n\u0131n, hayat nimetine mazhariyetimizin, evlad \u00fc iyalimizin hesab\u0131n\u0131, verece\u011fimiz g\u00fcne…<\/p>\n

“Ve \u015fahidin ve me\u015fhud\u00a0– O g\u00fcn, o \u015fahiti g\u00f6ren Allah’a da yemin olsun ve g\u00f6r\u00fclen m\u00fckemmel mahlukata da yemin olsun.”(36) Birbirini m\u00fc\u015fahade eden \u015fahid de, me\u015fhud da mahlukatt\u0131r. G\u00f6rene de yemin olsun, g\u00f6r\u00fcnenene de yemin olsun. K\u00e2inat gibi Allah’\u0131n ayat\u0131n\u0131 okuyan kitaba da yemin olsun. Muhammed (sav) ve O’nun arkas\u0131ndan gelen, g\u00f6ren, m\u00fctala eden ger\u00e7ek m\u00fctefekkirlere de yemin olsun.<\/p>\n

“Kutile eshab-ul uhdud- Ayat ve mucizeler zahir ve bahir iken, hadler yap\u0131p Allah’a inanm\u0131\u015flar\u0131, hendekler i\u00e7ine at\u0131p yakan o insanlar kahrolsun..” (37) M\u00fcsl\u00fcmanlara eziyet eden, hapishane hapishane doland\u0131ranlar kahrolsun. Kahrolsunlar ve kahrolacaklar… “Kahrolsun”u Kur’\u00e2n diyor. Biz affetsek de Kur’\u00e2n’a dokunan, \u00eemana dokunan Allah taraf\u0131ndan affedilmeyecektir. K\u00fcrre-i Arz \u00fczerinde kemikleri bile kalmayacak, yeti\u015ftirdikleri ile beraber berhava edileceklerdir. Hadler ashab\u0131 kahrolacakt\u0131r.<\/p>\n

Maddecili\u011fin ve madd\u00eeli\u011fin h\u00fck\u00fcm ferma oldu\u011fu bir devir ve bir h\u00fck\u00fcmdar\u0131n yak\u0131n\u0131nda bulunan esir. Kendini Allah’a vermi\u015f, “Allah!” der k\u00e2lbini \u00eeman\u0131 ile doldurur, ta\u015f\u0131r\u0131r, tezyin eder, m\u00e2nen terakki eder. Allah’\u0131n tevfik ve inayeti ile dertlere derman, g\u00f6zs\u00fczlere g\u00f6z, elsizlere el ve k\u00f6t\u00fcr\u00fcmlere ayak olur. Bu nam ile de me\u015fhur olur. Herkes ad\u0131n\u0131 ve san\u0131n\u0131 duyar, etraf\u0131nda toplan\u0131r.<\/p>\n

Bir esir… Ama Allah, o esiri melik, meliki de esir yapacakt\u0131r. Ba\u015flarda gezen ayaklar yere inecek, toza-\u00e7amura bula\u015facak, ba\u015f\u0131n\u0131 ezdi\u011fi, e\u015fi\u011fini \u00f6pt\u00fcrd\u00fc\u011f\u00fc insana ba\u015f e\u011fecek, elini \u00f6pecektir.<\/strong><\/p><\/blockquote>\n

\u0130\u015fte bu esir, devrin h\u00fck\u00fcmdar\u0131n\u0131n maiyetinde bulunan bir k\u00f6r\u00fcn tedavisine g\u00f6t\u00fcr\u00fcl\u00fcr. Hastaya: “Allah’a \u00eeman et ve benim yapaca\u011f\u0131m duay\u0131 tekrar et. Allah, sana \u015fifa ihsan edecektir.” der. Hasta “Allah’a \u00eeman ettim.” deyince ellerini a\u00e7ar “Ey kendisine \u00eeman etti\u011fim, inand\u0131\u011f\u0131m Allah sana inanan bu kulunun g\u00f6zlerini a\u00e7” diyerek dua eder. K\u00f6r\u00fcn g\u00f6zleri a\u00e7\u0131l\u0131r. Bu vak’a Buru\u00e7 suresi m\u00fcnasebetiyle anlat\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. Bu surenin ruhunda m\u00fcndemi\u00e7tir.<\/p>\n

H\u00fck\u00fcmdar, maiyetindeki o k\u00f6r\u00fcn g\u00f6zlerinin a\u00e7\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 farkedince: “Senin g\u00f6z\u00fcn\u00fc kim iade etti?” diye sorar. Ve “Rabbim” cevab\u0131n\u0131 al\u0131r. “Senin benden ba\u015fka rabbin var m\u0131?” sorusuna da “Benim rabbim de, senin rabbin de Allah’t\u0131r” cevab\u0131n\u0131 al\u0131nca o adam\u0131 tevkif edip, i\u015fkenceye maruz b\u0131rak\u0131r. Nihayet adam, Allah’a \u00eeman\u0131na ve g\u00f6zlerinin a\u00e7\u0131lmas\u0131na vesile olan esirin yerini s\u00f6yler. H\u00fck\u00fcmdar, o esir \u00e7ocu\u011fu buldurur. Yan\u0131na getirterek dininden d\u00f6nmesini ister, ama d\u00f6nd\u00fcremez. \u00c7e\u015fitli yollarla \u00f6ld\u00fcrmek isterse de Allah’\u0131n inayetiyle \u00f6ld\u00fcremez. Bunun \u00fczerine \u00e7ocuk, h\u00fck\u00fcmdara, kendinin nas\u0131l \u00f6ld\u00fcr\u00fclebilece\u011fini anlat\u0131r: “Halk\u0131, bir yere topla ve beni bir a\u011faca as. Sonra torbamdan bir ok al, yay\u0131n ortas\u0131na koy. ‘Bu \u00e7ocu\u011fun Rabbi’nin ismiyle’ de ve oku at. B\u00f6yle yaparsan beni \u00f6ld\u00fcrebilirsin.” der. H\u00fck\u00fcmdar b\u00fct\u00fcn halk\u0131 bir meydana toplay\u0131p \u00e7ocu\u011fun dedi\u011fi gibi yapar. O m\u00fcbarek \u00e7ocuk \u00f6l\u00fcr. Fakat orada bulunan ve hadiseye \u015fahit olan halk, \u00eemana gelip “\u00c7ocu\u011fun Rabbi’ne \u00eeman ettik” derler. \u0130nanan insanlar filiz filiz \u00e7o\u011fal\u0131r. O m\u00fcbarek fikri her yerde ne\u015fretmeye, muhta\u00e7 g\u00f6n\u00fcllere yerle\u015ftirmeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131rlar. Devrin firavunu olan h\u00fck\u00fcmdar bunlara dayanamayarak heryere hendekler kazd\u0131r\u0131r, ate\u015fler yakt\u0131r\u0131r ve inananlara zul\u00fcmler eder.(37)<\/p>\n

Res\u00fbl-\u00fc Ekrem Efendimiz, bir sahabinin aceleci tavr\u0131 kar\u015f\u0131s\u0131nda “Sizden evvel insanlar al\u0131n\u0131r, hendeklerin i\u00e7ine konulur, testere ile ortadan kesilir, t\u0131rm\u0131klarla ve taraklarla eti kemi\u011finden ayr\u0131l\u0131rd\u0131 da Allah’\u0131ndan vazge\u00e7mezlerdi. Allah va’dini yerine getirecek, g\u00fcllerinizi a\u00e7t\u0131r\u0131p, b\u00fclb\u00fcllerinizi \u00f6tt\u00fcrecek ama siz acele ediyorsunuz” demi\u015fti. \u0130\u015fte bu m\u00fcnasebetle, Ashab-\u0131 Kiram’\u0131n yap\u0131lan i\u015fkencelere tahamm\u00fcls\u00fczl\u00fc\u011f\u00fc \u00fczerine bu sure nazil olmu\u015ftu.<\/p>\n

Ashab-\u0131 Uhdud inananlar\u0131 hendeklere koyuyor, ate\u015flere at\u0131yordu. Roma’da H\u0131ristiyanlara yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131 gibi a\u011fa\u00e7lara ba\u011flan\u0131yor, etraflar\u0131na odunlar y\u0131\u011f\u0131l\u0131yor, cay\u0131r cay\u0131r yak\u0131l\u0131yor, i\u015fkenceler devam ediyordu. Bir g\u00fcn kuca\u011f\u0131nda \u00e7ocu\u011fu olan bir kad\u0131n getirdiler. Kad\u0131n \u00e7ocu\u011fu i\u00e7in endi\u015fe edip hende\u011fe d\u00fc\u015fmekten \u00e7ekinince Cen\u00e2b-\u0131 Hakk \u00e7ocu\u011fu konu\u015fturdu. “Ey anneci\u011fim sabret. \u00c7\u00fcnk\u00fc sen Hakk \u00fczerinesin.” At kendini anne, Allah seninle beraberdir.” dedi.(38) “Tahid ve methuda yemin olsun.”<\/p>\n

Allah o \u015fahide ve o me\u015fhude yemin ediyor. Kendisi i\u00e7in yanana, kendi ad\u0131na yemin ediyor. \u0130\u015fkenceye dayanana, o i\u015fkenceyi g\u00f6ren meleklere, o ma’n\u00e2y\u0131 m\u00fc\u015fahade eden peygambere, elindeki kitaba yemin ediyor.<\/strong><\/p><\/blockquote>\n

Yanan ate\u015f ve o ate\u015fi yakanla, hendeklerin kenarlar\u0131nda oturanlar vah\u015fetlerini seyreder ve zevk al\u0131rlard\u0131. M\u00fc’minlere reva g\u00f6rd\u00fckleri i\u015fkenceyle zevk ve haz duyarlard\u0131. Zaman ge\u00e7mi\u015f, as\u0131rlar de\u011fi\u015fmi\u015ftir ama k\u00fcfr\u00fc temsil eden b\u00fct\u00fcn firavunlar, b\u00fct\u00fcn m\u00fctekebbirler, b\u00fct\u00fcn ma\u011frurlar ayn\u0131 hava i\u00e7inde olmu\u015flard\u0131r. De\u011fi\u015fen sadece i\u015fkence \u015fekilleridir. Onlar ate\u015flere atm\u0131\u015flar, testere ile par\u00e7alam\u0131\u015flar, bug\u00fcnk\u00fcler de zindanlara atm\u0131\u015flar, \u00e7e\u015fitli eza ve cefa yapm\u0131\u015flard\u0131r.<\/p>\n

\u0130\u015fte onlar\u0131, bu i\u015fkencelere, azaplara, zul\u00fcmlere zorlayan m\u00fcsl\u00fcmanlar\u0131n: “Allah’a \u00eeman ettik. Kur’\u00e2n’\u0131 rehber edindik” demeleridir. Ama Allah, nurunu parlatanlar\u0131, ziya ve \u015fulesini yakanlar\u0131, g\u00f6n\u00fclleri ayd\u0131nlatanlar\u0131 korur. Res\u00fbl-\u00fc Ekrem’e: “Allah seni insanlardan koruyacakt\u0131r.”(39) buyurmu\u015f ve korumu\u015ftu. B\u00fct\u00fcn zul\u00fcmlere ve b\u00fct\u00fcn engellemelere ra\u011fmen, b\u00fct\u00fcn yumruklara ve tekmelemelere ra\u011fmen geli\u015fmelerin \u00f6n\u00fcne ge\u00e7ilememi\u015ftir. Firavunlar\u0131n ba\u015flar\u0131n\u0131 yiyen geli\u015fmeler de hep b\u00f6yle olmu\u015ftur. Onlar vurduk\u00e7a, tekmeledik\u00e7e yeni yeni filizler \u00e7\u0131km\u0131\u015f, yeni yeni \u015fuleler yanm\u0131\u015ft\u0131r. Bundan b\u00f6yle de hi\u00e7 durmadan filizler ye\u015ferecek, \u015fuleler par\u0131ldayacakt\u0131r, in\u015faallah.<\/p>\n

(33) BUR\u00db\u00c7 (85): 1 “Bur\u00e7lara sahib (olan) g\u00f6\u011fe andolsun.”<\/div>\n

(34) Z\u00c2R\u0130YAT (51): 7 “(\u00c7e\u015fitli) yollar\u0131 (y\u0131ld\u0131zlar\u0131n y\u00f6r\u00fcngeleri) bulunan g\u00f6\u011fe andolsun.”<\/div>\n

(35) BUR\u00db\u00c7 (85): 2<\/div>\n

(36) BUR\u00db\u00c7 (85): 3<\/div>\n

(36) BUR\u00db\u00c7 (85): 4<\/div>\n

(37) BUHAR\u0130: \u0130krah 1. \/AHMET B.HANBEL: V. 109<\/div>\n

(38) M\u00dcSL\u0130M: Z\u00fchd, 73 \/ M\u00dcSNED: Tefsir-\u00fc Sure 6,7<\/div>\n

(39) M\u00c2\u0130DE (5): 67 “Ey el\u00e7i, Rabbimden sana indirileni duyur: e\u011fer bunu yapmazsan, O’nu el\u00e7ili\u011fini yapmam\u0131\u015f olursun. Allah seni insanlardan korur. Do\u011frusu Allah, Kafirler toplumunu yola iletmez.”<\/div>\n

Yazar: Fethullah G\u00fclen, Hitap \u00c7i\u00e7ekleri adl\u0131 kitaptan<\/strong><\/div>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

Kur’\u00e2n, de\u011fi\u015fmez muhakemat\u0131 ve sars\u0131lmaz delailiyle insanlar\u0131n \u00eetikatlar\u0131n\u0131 sa\u011flam kaziyelere ba\u011flarken, her devrin anlay\u0131\u015f\u0131na hitap ederek zaman\u0131n ilm\u00ee, teknolojik, sosyolojik ve pedaogojik ihtiya\u00e7lar\u0131na da cevab verir. O Allah’\u0131n kel\u00e2m\u0131 ve k\u00e2inat\u0131n kitab\u0131d\u0131r. Allah bir kere s\u00f6yler, o s\u00f6z, mevceler h\u00e2linde ebediyete kadar yay\u0131l\u0131r. Her halkas\u0131nda bir kavmi, bir milleti, yeni bir zaman diliminin insanlar\u0131n\u0131 saadet …<\/p>\n","protected":false},"author":1,"featured_media":3978,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1,122],"tags":[1414,1416,1415,23,371],"_links":{"self":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4061"}],"collection":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts"}],"about":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/types\/post"}],"author":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/users\/1"}],"replies":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/comments?post=4061"}],"version-history":[{"count":3,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4061\/revisions"}],"predecessor-version":[{"id":4065,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4061\/revisions\/4065"}],"wp:featuredmedia":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media\/3978"}],"wp:attachment":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media?parent=4061"}],"wp:term":[{"taxonomy":"category","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/categories?post=4061"},{"taxonomy":"post_tag","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/tags?post=4061"}],"curies":[{"name":"wp","href":"https:\/\/api.w.org\/{rel}","templated":true}]}}