B<\/span>ir zamanlar bamba\u015fka g\u00fczellikleri, b\u00fcy\u00fcleyici iklimi, ruhlara kucak a\u00e7an tabiat\u0131 ve sonsuza uyanm\u0131\u015f insan\u0131yla bu \u00fclke, kervanlar\u0131n konup kalkt\u0131\u011f\u0131, seyyahlar\u0131, onun alt\u0131n yama\u00e7lar\u0131nda tenezz\u00fche \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131, g\u00f6n\u00fcl ve ruh insanlar\u0131n\u0131n Ka’be yolcular\u0131 gibi ak\u0131n ak\u0131n ko\u015fup ona geldi\u011fi ve bir ibadet ne\u015fvesi i\u00e7inde onun g\u00fczelliklerini yudumlad\u0131klar\u0131 e\u015fi-menendi bulunmayan bir Cennet k\u00f6\u015fesiydi…<\/p>\n Evet, bu \u00fclke ve onu ayakta tutan dinamikleri yerinde g\u00f6rmek i\u00e7in d\u00fcny\u00e2n\u0131n d\u00f6rtbir yan\u0131ndan merak ve ziyaret arzusuyla co\u015fan s\u00eeneler, hep ona ko\u015far; onun ovas\u0131nda-obas\u0131nda, da\u011f\u0131nda-bay\u0131r\u0131nda, bah\u00e7esinde-ba\u011f\u0131nda ve melekleri and\u0131ran insanlar\u0131 aras\u0131nda hayret ve hayranl\u0131klarla dola\u015f\u0131r, ayr\u0131l\u0131rken de hasret ve h\u00fcz\u00fcnlerle ayr\u0131l\u0131rlard\u0131. Bu t\u0131ls\u0131ml\u0131 \u00fclke reng\u00e2renk g\u00fczellikleri ve ba\u015fd\u00f6nd\u00fcr\u00fcc\u00fc ihti\u015fam\u0131yla misafirlerini \u00f6yle b\u00fcy\u00fclerdi ki, gelenler \u00e2deta bu f\u00fcsunla \u00e7arp\u0131l\u0131r ve bir daha da onun atlas ikliminden ayr\u0131lmak istemezlerdi. V\u00e2k\u0131a, onun z\u00fcmr\u00fct \u00e7ay\u0131rlar\u0131nda ya\u015fayanlar, \u00fclfet ve \u00fcnsiyetle bazan bu f\u00fcsun ve b\u00fcy\u00fcleyicili\u011fi sezemedikleri, dolay\u0131s\u0131yle de l\u00e2ubalili\u011fe, al\u00e2kas\u0131zl\u0131\u011fa d\u00fc\u015ft\u00fckleri olurdu; ama, d\u0131\u015ftan gelenler i\u00e7in o, her zaman Cennet yama\u00e7lar\u0131n\u0131, insan\u0131 da melekleri hat\u0131rlatacak mahiyette p\u0131r\u0131l p\u0131r\u0131l idi.<\/p>\n Hele, da\u011flar\u0131n\u0131n masmavi semalarla b\u00fct\u00fcnle\u015fti\u011fi; sahillerinin g\u00f6kler gibi derinle\u015fti\u011fi; binbir renk ve \u0131\u015f\u0131k oyunlar\u0131na ma’kes yama\u00e7lar\u0131n\u0131n g\u00f6lgelerle oyna\u015ft\u0131\u011f\u0131; \u015f\u00e2hikalar\u0131n\u0131n mehip duru\u015flar\u0131yla birer hatib gibi, kendilerine has lisanlarla g\u00fcr\u00fcl g\u00fcr\u00fcl ses verip durdu\u011fu; ince ve yumu\u015fak tabiat\u0131n\u0131n k\u0131vraklardan k\u0131vrak o \u00e7arp\u0131c\u0131 beyan\u0131 ve b\u00fcy\u00fcleyici manzaras\u0131yla, sonsuzdan gelen ve sonsuza a\u00e7\u0131k olan en derin, en y\u00fcksek bir \u015fiiri ruhlara f\u0131s\u0131ldad\u0131\u011f\u0131; mehtab\u0131n\u0131n, g\u00fcm\u00fc\u015f bir f\u00e2nusdan s\u0131z\u0131yor gibi etrafa sald\u0131\u011f\u0131 \u0131\u015f\u0131k h\u00fczmeleriyle yery\u00fcz\u00fcn\u00fc \u00e2deta semav\u00eele\u015ftirdi\u011fi; g\u00fcne\u015finin, bitev\u00ee urbalar\u0131n\u0131 at\u0131p b\u00fct\u00fcn \u00e7arp\u0131c\u0131l\u0131\u011f\u0131 ve yak\u0131c\u0131l\u0131\u011f\u0131yla, hemen her mevsim g\u00f6z ve g\u00f6n\u00fcllerimize ayd\u0131nl\u0131k ve ne\u015f’e sal\u0131p durdu\u011fu.. y\u0131ld\u0131zlar\u0131ndan her zaman ruhlara birer f\u00fcsun, birer hayal ve birer hayretin ak\u0131p geldi\u011fi ve b\u00fct\u00fcn bu g\u00fczelliklerin yan\u0131nda t\u0131pk\u0131 bir g\u00f6kku\u015fa\u011f\u0131 gibi t\u00fcllenen bu binbir renk ve \u00e2henk c\u00fcmb\u00fc\u015f\u00fc alt\u0131nda, Sonsuz’dan gelen r\u00e2b\u0131talarla birbiriyle sarma\u015f-dola\u015f olan ve birbiriyle kayna\u015f\u0131p b\u00fct\u00fcnle\u015fen gen\u00e7-ihtiyar, kad\u0131n-erkek en temiz, en duru, en samimi ve en derin duygularla kaderlerine tebess\u00fcm edip saadetten saadete kanatlanan bu insanlar ve onlar\u0131n \u00fclkesine denk ikinci bir d\u00fcny\u00e2 g\u00f6sterilemezdi…<\/p>\n Y\u00fcce Yarat\u0131c\u0131 onlar\u0131n \u00f6nlerine, inan\u00e7, ayd\u0131nl\u0131k ve ruh\u00e2n\u00ee hazlar ad\u0131na manzaralar\u0131n en g\u00fczellerini sermi\u015f, bu ba\u015fd\u00f6nd\u00fcr\u00fcc\u00fc g\u00fczellikler kar\u015f\u0131s\u0131nda onlar\u0131 \u00f6l\u00fcms\u00fczl\u00fc\u011fe uyarm\u0131\u015f ve g\u00f6n\u00fcllerini itminana kavu\u015fturmu\u015ftu. Ve art\u0131k onlar\u0131n nazar\u0131nda hayat ne bir bilmece, ne de idrak edilmez, man\u00e2s\u0131 anla\u015f\u0131lmaz bir s\u0131r de\u011fildi. Onlar\u0131n nazar\u0131nda hayat teneff\u00fcs edilen bir r\u00e2yiha, dile-dama\u011fa kar\u0131\u015fan bir lezzet, ruhun derinliklerinde duyulan bir tad haline gelmi\u015fti.<\/p>\n Bu \u00fclkede ilme, inanca, d\u00fc\u015f\u00fcnceye a\u00e7\u0131lm\u0131\u015f muhte\u015femlerden muhte\u015fem tabiat kitab\u0131 ve onu didik didik edip anlamaya \u00e7al\u0131\u015fan, halla\u00e7 edip \u00f6z\u00fcn\u00fc ara\u015ft\u0131ran gayretli dima\u011flar, h\u00fc\u015fy\u00e2r ruhlar; onun esrar\u0131na meftun doyma bilmeyen kadir\u015finas g\u00f6n\u00fcller ve b\u00fct\u00fcn \u00f6mr\u00fcn\u00fc bu \u00fclkeyi imara vakfetmi\u015f \u00e7elik iradeler, azimli f\u0131tratlar d\u0131\u015ftan gelen seyyah ve misafirlere r\u00fcy\u00e2lar kadar tatl\u0131 en b\u00fcy\u00fck hazlar\u0131 ya\u015fat\u0131rlard\u0131.<\/p>\n Onun ovalardan obalara, zirvelerden sahillere uzay\u0131p giden g\u00fczellikleri, sanata uyanm\u0131\u015f g\u00f6n\u00fcller \u00fczerinde o kadar tesirli olurdu ki, uhrev\u00eele\u015fen bu manzaralar\u0131 seyre dalanlar, seyrettikleri \u015feylerin m\u00fc\u015fahedesine asla doymaz; bu f\u0131rsat\u0131 ka\u00e7\u0131ranlar da kendilerini levm ederlerdi.<\/p>\n Aradan bunca y\u0131l, bunca zaman ge\u00e7mesine ra\u011fmen, h\u00e2l\u00e2, i\u00e7imizde par\u0131lday\u0131p duran \u0131\u015f\u0131k h\u00fczmeleri, g\u00f6z ve g\u00f6n\u00fcllerimizi dolduran ihti\u015fam\u0131yla, o g\u00fcnlerle o kadar i\u00e7li-d\u0131\u015fl\u0131 bulunuyoruz ki; bir ad\u0131m atsak hemen i\u00e7ine girecekmi\u015fiz gibi geliyor. Ruhlar\u0131m\u0131z\u0131n b\u00f6ylesine ge\u00e7mi\u015fle b\u00fct\u00fcnle\u015fmesi sayesindedir ki, belli bir zaman dilimi i\u00e7inde, bizi ayakta tutan b\u00fct\u00fcn dinamiklerin kulakard\u0131 edilmesine, tarih ve tarih\u00ee de\u011ferlerin hafife al\u0131n\u0131p ge\u00e7mi\u015fe s\u00f6v\u00fclmesine, \u00fclkenin bir ba\u015ftan bir ba\u015fa harabelere \u00e7evrilip vatan evlad\u0131n\u0131n dilenciler haline getirilmesine, iyilerin, inan\u00e7l\u0131lar\u0131n, faziletlilerin hor ve hakir g\u00f6r\u00fcl\u00fcp, fen\u00e2lar\u0131n, m\u00fcnkirlerin, millet d\u00fc\u015fmanlar\u0131n\u0131n alk\u0131\u015flan\u0131p ba\u015flarda gezmesine ra\u011fmen, onlar \u015fanl\u0131 mazilerinden kopmad\u0131lar ve kopmayacaklar.<\/p>\n Evet, her \u015feye ra\u011fmen g\u00fcn\u00fcm\u00fcz\u00fcn nesilleri, ge\u00e7mi\u015ften \u015fimdilere sarkan o ebed\u00ee g\u00fczelliklerden paylar\u0131n\u0131 almak i\u00e7in, ruhlar\u0131n\u0131 cetlerinin d\u00fcny\u00e2s\u0131na a\u00e7\u0131k tutuyor ve oradan gelen \u0131\u015f\u0131k tayflar\u0131yla yollar\u0131n\u0131 ayd\u0131nlatarak kendi \u00e7izgilerini bulmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor ve ona do\u011fru kay\u0131yorlar. Bizimle ayn\u0131 memeden s\u00fct emmeyenler buna inanmasalar bile, en b\u00fcy\u00fck tefs\u00eer ve takdirlerin yazar-bozar tahtas\u0131 say\u0131lan zaman\u0131n, b\u00fct\u00fcn d\u00fc\u015fmanlar\u0131 \u00fcmitsizli\u011fe, b\u00fct\u00fcn dostlar\u0131 da sevince gark edecek olan o parlak yorumu er-ge\u00e7 tahakkuk edecektir.<\/p>\n Evet, aradan y\u0131llar ve y\u0131llar ge\u00e7se de, gidip de bug\u00fcne kadar d\u00f6nmeyen \u015fanl\u0131 ak\u0131nc\u0131n\u0131n bir g\u00fcn t\u0131pk\u0131 ufukta tul\u00fb eden bir ay gibi eski yerinden bir kere daha do\u011faca\u011f\u0131n\u0131 vicdanlar\u0131m\u0131zda duyuyor ve as\u0131rlardan beri \u00fclkemizi saran karanl\u0131klar\u0131n, mutlaka, yerlerini ayd\u0131nl\u0131klara terkedece\u011fine inan\u0131yoruz.<\/span><\/strong><\/p><\/blockquote>\n Ne olursa olsun, muhte\u015fem ge\u00e7mi\u015fin g\u00fczellik ve f\u00fcsunu g\u00f6n\u00fcl ve h\u00e2t\u0131ralar\u0131m\u0131zda h\u00e2l\u00e2 o kadar canl\u0131 ki, bu \u00fclkede, bize ait her \u015feyin sesi k\u0131s\u0131lsa, \u015fanl\u0131 m\u00e2zinin temel dinamikleri b\u00fct\u00fcn\u00fcyle sars\u0131lsa, tarihin a\u011fz\u0131na kilit vurularak tamamen susturulsa veya s\u00f6yledikleri art\u0131k duyulmaz olsa bile, bizler, hay\u00e2len \u015fanl\u0131 atalar\u0131m\u0131z\u0131n dola\u015ft\u0131klar\u0131 noktalarda dola\u015f\u0131yor; onlarla kucakla\u015f\u0131yor; ruhlar\u0131m\u0131zda onlar\u0131n soluklar\u0131n\u0131 duyuyor; onlarla kolkola zirvelere, zirvele\u015fmelere ula\u015f\u0131yor ve t\u00e2rih\u00ee devr-i d\u00e2imler adesesiyle \u015fimdiden yar\u0131nki mutluluklar\u0131m\u0131z\u0131 seyrediyor ve kendimizden ge\u00e7iyoruz.<\/p>\n Yazar: Fethullah G\u00fclen, S\u0131z\u0131nt\u0131, Kas\u0131m 1988, Cilt 10, Say\u0131 118<\/span><\/strong><\/p>\n<\/div>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":" Bir zamanlar bamba\u015fka g\u00fczellikleri, b\u00fcy\u00fcleyici iklimi, ruhlara kucak a\u00e7an tabiat\u0131 ve sonsuza uyanm\u0131\u015f insan\u0131yla bu \u00fclke, kervanlar\u0131n konup kalkt\u0131\u011f\u0131, seyyahlar\u0131, onun alt\u0131n yama\u00e7lar\u0131nda tenezz\u00fche \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131, g\u00f6n\u00fcl ve ruh insanlar\u0131n\u0131n Ka’be yolcular\u0131 gibi ak\u0131n ak\u0131n ko\u015fup ona geldi\u011fi ve bir ibadet ne\u015fvesi i\u00e7inde onun g\u00fczelliklerini yudumlad\u0131klar\u0131 e\u015fi-menendi bulunmayan bir Cennet k\u00f6\u015fesiydi… Evet, bu \u00fclke ve onu …<\/p>\n","protected":false},"author":1,"featured_media":3950,"comment_status":"open","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1,1189],"tags":[1190,14,23,273,36,420,812,41,1278,1432,1431],"_links":{"self":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4112"}],"collection":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts"}],"about":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/types\/post"}],"author":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/users\/1"}],"replies":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/comments?post=4112"}],"version-history":[{"count":1,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4112\/revisions"}],"predecessor-version":[{"id":4113,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4112\/revisions\/4113"}],"wp:featuredmedia":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media\/3950"}],"wp:attachment":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media?parent=4112"}],"wp:term":[{"taxonomy":"category","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/categories?post=4112"},{"taxonomy":"post_tag","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/tags?post=4112"}],"curies":[{"name":"wp","href":"https:\/\/api.w.org\/{rel}","templated":true}]}}