Tar\u0131k Burak<\/h4>\n\n\n\n

Bedi\u00fczzaman ve Risale-i Nurlar\u2019\u0131n Etkisi<\/strong><\/p>\n\n\n\n

Fethullah G\u00fclen Hocaefendi, kendi \u00fczerinde derin etkiler b\u0131rakan Bedi\u00fczzaman Said Nursi ve Risale-i Nur\u2019un farkl\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 \u015fu \u015fekilde ortaya koymaktad\u0131r:
 \u201cBen Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) babamdan, annemden tevar\u00fcs etti\u011fim duygularla, d\u00fc\u015f\u00fcncelerle s\u0131ms\u0131k\u0131 ba\u011fl\u0131yd\u0131m. Fakat Efendimizin insanl\u0131k \u00e7ap\u0131nda yapt\u0131\u011f\u0131 \u015feyleri ister mucizat\u0131yla, ister Re\u015fhalarla Bedi\u00fczzaman’da g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcm zaman kendi kendime \u00e7ocuklu\u011fumda \u015f\u00f6yle dedim; \u2018Demek ki ben uzaktan bak\u0131yormu\u015fum. Uzaktan bana g\u00f6z k\u0131rpan o y\u0131ld\u0131zlar, nerdeyse \u00e7ocuklar\u0131n ellerini uzat\u0131p y\u0131ld\u0131zlar\u0131 avlamaya \u00e7al\u0131\u015fmas\u0131 gibi \u015fimdi benim avlayaca\u011f\u0131m ufka girdi.\u2019Meseleler Bedi\u00fczzaman’\u0131 okuduktan sonra benim i\u00e7in daha inand\u0131r\u0131c\u0131 olmu\u015ftur. Mesela yine Zat-\u0131 ul\u00fbhiyet meselesine iki kere ikinin d\u00f6rt edece\u011finden daha kesin bir kanaatin bende h\u00e2s\u0131l olmas\u0131na sebep olduysa, Allah’\u0131n kalbimde iman nurunu yakmas\u0131 onun rehberli\u011finde olduysa benim ona minnet duymam bir vecibedir.
\u00dcstad Bedi\u00fczzaman’\u0131n, ba\u015fka hi\u00e7 kimsede g\u00f6rmedi\u011fim bir tespiti daha var; O, d\u00fcnyan\u0131n \u00fc\u00e7 y\u00fcz\u00fc bulundu\u011funu, bunlardan birincisinin esma-i il\u00e2hiye, ikincisinin insanlar\u0131n hevesatlar\u0131na, \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fcs\u00fcn\u00fcn de ahiret hayat\u0131n\u0131n kazan\u0131lmas\u0131na bakt\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6yl\u00fcyor ki, gayet manidard\u0131r.
Bedi\u00fczzaman’\u0131 sadece bir k\u0131s\u0131m iman\u00ee meseleleri anlatan, bir k\u0131s\u0131m sorulara, \u015f\u00fcphe ve teredd\u00fctlere cevap veren eserlerin yazar\u0131 olarak g\u00f6r\u00fcr ve \u00f6yle de\u011ferlendirirsiniz; bu bir yan\u0131yla do\u011fru ama eksiktir. O, bu hususlar gibi daha bir k\u0131s\u0131m hizmet d\u00fcsturlar\u0131 ile milletin \u00f6n\u00fcne ge\u00e7ip hizmete y\u00f6nlendiren \u00f6nemli bir m\u00fcr\u015fittir. Evet, o bir hizmet d\u00e2hisi ve hakikat-i Ahmediye’nin de bir m\u00fcfessiridir. O, hem Museviyet hakikatinin, hem \u00ceseviyet ruhunun, hem de Muhammediyet ger\u00e7e\u011finin \u00f6nemli bir temsilcisi ve \u00e7ok geni\u015f dairede hizmet veren bir hizmet eridir.
E\u011fer Sa’d b. Muaz’\u0131 asr\u0131m\u0131zda ille de birine benzetmek gerekirse, Bedi\u00fczzaman Said Nurs\u00ee’ye benzetmek uygun olur zannediyorum. \u00c7\u00fcnk\u00fc onu \u00e7ok vef\u00e2l\u0131 g\u00f6rd\u00fck. Kendisini, otuz y\u0131ll\u0131k hapis y\u0131ld\u0131rmam\u0131\u015f ve on-on be\u015f sene da\u011flarda yaln\u0131z b\u0131rak\u0131lmas\u0131 ve hi\u00e7 kimsenin yan\u0131na sokulmamas\u0131 \u00fcmitsiz k\u0131lmam\u0131\u015ft\u0131r. \u00d6yle rikkatime dokunur ki, o bir vesileyle, “Aylardan beri \u015fu ormanda, ormanc\u0131lar da ormana gelmediklerinden, bu da\u011f\u0131n ba\u015f\u0131nda yapayaln\u0131z\u0131m.” der. S\u0131k\u0131nt\u0131l\u0131 bir d\u00f6nemde benim de tesellim bu oldu ve kendi kendime “Can\u0131m \u00e7\u0131ks\u0131n, benim yan\u0131mda iki ki\u015fi vard\u0131, sense yapayaln\u0131zd\u0131n.” dedim. O b\u00fcy\u00fck insan, iki ay sonra \u00c7am da\u011f\u0131ndan iner ve ilk defa yan\u0131na bir adam sokulur; bu S\u0131dd\u0131k S\u00fcleyman’d\u0131r. Onun kahramanl\u0131\u011f\u0131n\u0131, bu davan\u0131n tarih yazarlar\u0131 unutmamal\u0131d\u0131rlar. \u00c7amurlara bata \u00e7\u0131ka gelirken, “\u00dcstad\u0131m” der yan\u0131na sokulur. Ve ard\u0131ndan Hulusi Bey, H\u00fcsrev Efendi, Tahir\u00ee Mutlu’lar derken yeni bir silsile-i zeheb olu\u015fur. Evet, b\u00fct\u00fcn bu h\u00e2diseler onu y\u0131ld\u0131rmam\u0131\u015f ve hi\u00e7bir \u015fekilde dize getirememi\u015fti. <\/strong>Bir hayat boyu “gar\u00eebem, b\u00eekesem, n\u00e2tuvanem, al\u00eelem, zel\u00eelem..” demi\u015f, fakat daima e\u011filmeyen bir ba\u015f, b\u00fck\u00fclmeyen bir kamet olarak kalm\u0131\u015ft\u0131.
Hi\u00e7birimiz, \u00dcstad’dan daha ileri bir seviyede hak ve hakikati anlatma, i’l\u00e2-y\u0131 kelimetullah da bulunma gayreti i\u00e7inde olamay\u0131z. Hi\u00e7birimiz dine ve \u00fclkeye hizmette onun kadar cehd, himmet ve me\u015fguliyete sahip de\u011filiz. O, bizim alt\u0131ndan kalkamayaca\u011f\u0131m\u0131z hizmetlerinin yan\u0131nda evr\u00e2d u ezk\u00e2r\u0131nda da hi\u00e7 mi hi\u00e7 kusur etmemi\u015ftir. En a\u011f\u0131r \u015fartlar alt\u0131nda Risaleleri yazm\u0131\u015f, tashih etmi\u015f, onlar\u0131 \u00e7o\u011falt\u0131p her tarafa da\u011f\u0131tm\u0131\u015f, talebe yeti\u015ftirmi\u015f, ehli d\u00fcnya ile yaka-pa\u00e7a olmu\u015f, hapishanelerde gezmi\u015f-dola\u015fm\u0131\u015f, fakat evr\u00e2d u ezk\u00e2r\u0131n\u0131 hi\u00e7 aksatmam\u0131\u015ft\u0131r. Talebelerinin \u015fehadetiyle o, gecelerde, g\u00f6z kama\u015ft\u0131ran bir hu\u015f\u00fb ile sabaha kadar ubudiyette bulunmu\u015f; yaz-k\u0131\u015f bu \u00e2detini de\u011fi\u015ftirmemi\u015f; tehecc\u00fcd, m\u00fcn\u00e2cat ve evradlar\u0131n\u0131 asla terk etmemi\u015ftir.
Evet, o \u00f6m\u00fcr boyu hep ko\u015fmu\u015f durmu\u015f ama, i\u015fi sadece evr\u00e2d u ezk\u00e2r olan bir insan diyebilece\u011fimiz \u015fekilde de bir zikir kahraman\u0131 olarak ya\u015fam\u0131\u015f; Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) bu as\u0131rdaki bir izd\u00fc\u015f\u00fcm\u00fc gibi davranm\u0131\u015ft\u0131r.\u201d
\u201c\u00dcstad risalelerinde ‘tarikat\u00e7\u0131 de\u011filim’ demi\u015f. Fakat tarikat bir yolsa, Bedi\u00fczzaman Hazretleri\u2019nin de bir yolu oldu\u011funu g\u00f6zden ka\u00e7\u0131rmamak gerekir. \u00c7\u00fcnk\u00fc kendisi de bir yolu oldu\u011funu ifade etmi\u015ftir. Nak\u015filer\u2019in yolunu ifade ederken:  \u2018Der tariki nak\u015fi bendi, laz\u0131m amed \u00e7ar\u0131 terk, terk-i d\u00fcnya, terk-i ukba, terk-i hesti, terk-i terk\u2019 <\/strong>demi\u015f. D\u00fcnyay\u0131, ukbay\u0131 terketmek. Yani, Allah m\u00fclahazas\u0131na kilitlenmek. Kendi \u00f6z\u00fcn\u00fc de terketmek, kendini de d\u00fc\u015f\u00fcnmemek ve ayn\u0131 zamanda b\u00fct\u00fcn att\u0131\u011f\u0131 bu \u015feyleri de d\u00fc\u015f\u00fcnmemek. Ben \u015fu fedak\u00e2rl\u0131kta bulundum, bu fedak\u00e2rl\u0131kta bulundum m\u00fclahazas\u0131n\u0131 \u00e7\u0131kar\u0131p kafas\u0131ndan atmal\u0131, atmay\u0131 da atmal\u0131. Fakat insan sadece kalp ve ruh de\u011fil ki, cesedi de var. K\u00e2mil velayet odur ki, \u00f6m\u00fcr boyu insan\u0131n ruhuna refakat eden cesede de, o velayeti ya\u015fats\u0131n. Zaten sahabi velayeti de budur. Yani, insan\u0131n, bedenine ait \u015feyleri de, onlara kar\u015f\u0131 bir vefa borcu olarak ruhunun yan\u0131nda ebediyet \u00e2lemine ta\u015f\u0131ma gayreti. \u00dcstad b\u00f6yle bir yakla\u015f\u0131mla ele al\u0131r bu meseleyi. 
\u00dcstad, kendi m\u00fclahazalar\u0131n\u0131, ilk eserlerinde (Muhakemat, Lemaat) ifade ederken, \u00e7a\u011f\u0131n \u00f6nemli velilerinden bir tanesi, (yan\u0131k \u015fiirlerine bay\u0131ld\u0131\u011f\u0131m bir zatt\u0131r) ona diyor ki: \u2018Gel bir tarikat\u0131n ba\u015f\u0131na ge\u00e7, zaman\u0131n \u0130mam-\u0131 Rabbani\u2019si ol.\u2019 O zat\u0131 y\u00fcrekten alk\u0131\u015fl\u0131yorum, \u00e7ok \u00f6nemli bir basiret g\u00f6stermi\u015f. Bedi\u00fczzaman\u2019\u0131 g\u00f6r\u00fcp, ondaki istidat ve kabiliyeti ke\u015ffetmesi, engin bir ferasetin var oldu\u011funu g\u00f6steriyor. Fakat Bedi\u00fczzaman\u2019\u0131n ona verdi\u011fi cevab\u0131 \u00e7ok daha enteresan: \u2018Evet, bu m\u00fcesseseler m\u00fcbarek m\u00fcesseselerdir, fakat ben \u00f6n\u00fcm\u00fczdeki y\u0131llarda korkun\u00e7 bir tehlike g\u00f6r\u00fcyorum ki, iman ciddi bir tehlikeye maruz kalacak, b\u00fct\u00fcn himmeti iman\u0131 ikame etmeye sarfetmek, iman u\u011fruna m\u00fccadele vermek laz\u0131m\u2019<\/strong> diyor.
K\u00fcfr\u00fcn k\u00fcfran\u0131n ortal\u0131\u011f\u0131 al\u0131p g\u00f6t\u00fcrd\u00fc\u011f\u00fc, imans\u0131zl\u0131\u011f\u0131n, ateizmin insanl\u0131\u011f\u0131 iki b\u00fckl\u00fcm etti\u011fi bir d\u00f6nemde, milleti sadece halkay\u0131 zikirlerle, hatme haceganlarla bir yere getirme herhalde zordu. Bu onlara kar\u015f\u0131 bir tav\u0131r alma de\u011fildi. 
\u0130slam\u2019\u0131n ruhi hayat\u0131, sahabe yakla\u015f\u0131m\u0131yla ele al\u0131nmal\u0131d\u0131r. \u0130mam-\u0131 Rabbani bu hususda der ki: \u2018Biz sahabi mesle\u011fini ihya ediyoruz…\u2019 Ancak tam anlam\u0131yla sahabe mesle\u011finin ihyas\u0131 Bedi\u00fczzaman\u2019la ger\u00e7ekle\u015fmi\u015ftir. \u015eimdi b\u00f6yle bir tecdid hareketinin, \u0130slam\u2019\u0131n ruhi hayat\u0131ndan uzak olmas\u0131, d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fclemez. Geceleri ruhbanlar gibi, ibadet a\u015f\u0131\u011f\u0131 bir hayat ya\u015fayan sahabilerin, enf\u00fcsi hayatlar\u0131na kar\u015f\u0131 kapal\u0131 kalmak m\u00fcmk\u00fcn m\u00fc?
 \u2018Hayvaniyetten \u00e7\u0131k, cismaniyeti b\u0131rak, kalp ve ruhun derece-i hayat\u0131na gir\u2019 der mesela Mesnevi-i Nuriye adl\u0131 eserinde. \u0130nsan oldu\u011fu yerde kalmamal\u0131d\u0131r. \u0130nsan-\u0131 kamil olma cehdini g\u00f6stermelidir. Ortaya koymal\u0131d\u0131r. Risalelerde de bunu g\u00f6rmek m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr…\u201d  \u201cRisaleler bendeki ta\u015fk\u0131nl\u0131klar\u0131 zapt u rapt alt\u0131na ald\u0131\u201d<\/strong>
\u201cHeyecanl\u0131 bir f\u0131trat\u0131m. Nurlar\u0131 tan\u0131d\u0131\u011f\u0131m d\u00f6nemde Kur’an’\u0131n Latin harflerle yaz\u0131lmas\u0131 T\u00fcrkiye’nin g\u00fcndemindeydi. Hemen ka\u011f\u0131t kaleme sar\u0131ld\u0131m ve ‘Ben de her mukaddesat sahibi gibi, i\u00e7te dine tecav\u00fcz edenlere kar\u015f\u0131 i\u00e7imin k\u00fckremesi ile fikrimde istihzar etti\u011fim birka\u00e7 s\u00f6z\u00fc sunmakla bahtiyar\u0131m’ diye ba\u015flayan \u00fc\u00e7 sayfal\u0131k bir yaz\u0131 yazd\u0131m. Arkada\u015flar, bilhassa K\u0131rk\u0131nc\u0131 Hoca hemen bu yaz\u0131n\u0131n Fetih Gazetesi\u2019ne g\u00f6nderilmesini istediler.
G\u00f6nderip g\u00f6ndermedi\u011fimi hat\u0131rlam\u0131yorum. Ancak babam bu yaz\u0131y\u0131 kendi defterine yazm\u0131\u015f ve baz\u0131 yerlerde okumu\u015ftu. Avukat Sami Gobal da yaz\u0131y\u0131 be\u011fenenlerdendi.Ya\u015f\u0131m 16 veya 17 olmas\u0131na ra\u011fmen, \u0130slam’\u0131n aleyhinde g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcm bu d\u00fc\u015f\u00fcnce beni feverana sevk etmi\u015fti. Kur\u015funlu Camii\u2019nin \u00f6n\u00fcnde K\u00e2fiye’yi ezberlerken sa\u011fa sola gider gelir ve d\u00fcnyay\u0131 ba\u015fparma\u011f\u0131ma taksalar da \u00e7evirsem, diye hayal kurard\u0131m. B\u00fct\u00fcn bunlar ruhumda vard\u0131. Risaleler bendeki ta\u015fk\u0131nl\u0131klar\u0131 zapt u rapt alt\u0131na ald\u0131. \u00c7\u00fcnk\u00fc o, bir sistem mesaj\u0131d\u0131r. \u0130nsana makul hareket etmeyi telkin eden bir eserdir. Halbuki ruhum \u00e7ok m\u00fcteheyyi\u00e7tir.\u201d<\/p>\n\n\n\n

Genel Se\u00e7imler (27 Ekim 1957)<\/strong><\/p>\n\n\n\n

1957 y\u0131l\u0131nda \u00fclkede genel se\u00e7imler yap\u0131ld\u0131. Demokrat Parti %48 oyla iktidar\u0131n\u0131 korudu. Demokrat Parti \u0130sl\u00e2m\u00ee bir parti de\u011fildi. Fakat, uzun y\u0131llar s\u00fcren tek parti iktidar\u0131ndan sonra T\u00fcrkiye\u2019de bir h\u00fcrriyet havas\u0131n\u0131n hakim olmas\u0131 ve dine sald\u0131r\u0131lar\u0131n nispeten azalmas\u0131 M\u00fcsl\u00fcman kesimlerin Demokrat Parti\u2019yi desteklemesinde etkili oldu. Bu se\u00e7imin sonu\u00e7lar\u0131na g\u00f6re 23. Cumhuriyet h\u00fck\u00fcmeti de yine Adnan Menderes taraf\u0131ndan 25 Kas\u0131m 1957’de kuruldu.\u00a0Bedi\u00fczzaman Said Nurs\u00ee Hazretleri siyas\u00ee hayatla ilgilenmedi\u011fi ve bir parti kurup herhangi bir siyasi faaliyette bulunmad\u0131\u011f\u0131 halde, o g\u00fcnlerde \u00fclkedeki olumlu havan\u0131n devam etmesi i\u00e7in oyunu Demokrat Parti\u2019den yana kullanma karar\u0131 ald\u0131. Bizzat sand\u0131k ba\u015f\u0131na giderek oyunu Demokrat Parti lehine kulland\u0131. Yaln\u0131z, Menderes ad\u0131m ad\u0131m \u00fclkenin \u00fczerine gelmekte olan kara bulutlar\u0131 sezemiyordu. Ayr\u0131ca Bedi\u00fczzaman ve talebelerinin \u201cdemokrat karde\u015flere tavsiye\u201d ba\u015fl\u0131\u011f\u0131yla g\u00f6nderdikleri mektuplara da itibar etmiyordu. Menderes\u2019in basireti ba\u011flanm\u0131\u015f, \u00e7evresinde d\u00f6nen hadiseleri okuyam\u0131yordu.
\u00dclkedeki Siyasi Gerilimin T\u0131rmanmas\u0131<\/strong><\/p>\n\n\n\n

\u00dclkede iktidar ve muhalefet aras\u0131nda siyasi gerilim artarak devam ediyordu. Bu arada k\u0131\u015flada y\u00f6netim de\u011fi\u015fikli\u011fi yap\u0131ld\u0131. 22 A\u011fustos 1958’de Genelkurmay Ba\u015fkanl\u0131\u011f\u0131\u2019na Orgeneral R\u00fc\u015ft\u00fc Erdelhun, Kara Kuvvetleri Komutanl\u0131\u011f\u0131\u2019na ise Orgeneral Cemal G\u00fcrsel getirildi.
Adnan Menderes muhalefete kar\u015f\u0131 12 Ekim 1958\u2019de Vatan Cephesi denilen siyasi olu\u015fumu kurdu. Vatan Cephesi destek\u00e7ilerinin isimleri radyodan d\u00fczenli olarak halka a\u00e7\u0131klanmaktayd\u0131. Bu olu\u015fumun halk\u0131 kutupla\u015fmaya itti\u011fi iddia edilmi\u015f ve bu iddialar 27 May\u0131s Darbesi’nin de \u00f6nemli gerek\u00e7elerinden biri olmu\u015ftur.\u00a0\u00a0
Hocaefendi\u2019nin Ailesinin Erzurum\u2019a Yerle\u015fmesi (1958)<\/strong><\/p>\n\n\n\n

Alvar \u0130mam\u0131\u2019n\u0131n vefat\u0131ndan sonra Ramiz Hoca Alvar\u2019dan ayr\u0131l\u0131p Ortuzu (Uzunyayla) isimli k\u00fc\u00e7\u00fck bir k\u00f6ye imam oldu. Bu arada, o\u011fullar\u0131 yava\u015f yava\u015f Erzurum\u2019a do\u011fru ad\u0131m atmaya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131. Hocaefendi zaten Erzurum\u2019da kal\u0131yordu.\u00a0Ramiz Hoca, \u00e7ocuklar\u0131n\u0131n birer sanat sahibi olmalar\u0131n\u0131 istiyordu. Aile 1958\u2019de Erzurum\u2019a ta\u015f\u0131nd\u0131. Ramiz Hoca ise, Ortuzu K\u00f6y\u00fc\u2019nde (Uzunyayla\u2019da) imaml\u0131\u011fa hala devam ediyordu. Ailenin Hocaefendi d\u0131\u015f\u0131ndaki be\u015f erkek \u00e7ocu\u011fu Erzurum\u2019da matbaa i\u015fine girdi. Eski say\u0131labilecek ve ayakla \u00e7al\u0131\u015fan matbaalar\u0131, kartvizit, fatura gibi \u015feyler bas\u0131yordu. Hocaefendi bu durumu, \u201cBabam, \u00e7ocuklar\u0131n\u0131n bir zenaat sahibi olmalar\u0131n\u0131 isterdi. \u0130stedi\u011fi gibi oldu. Karde\u015flerim matbaa i\u015fine girdiler. Hi\u00e7biri zengin olmad\u0131. Kendi hallerinde hayatlar\u0131n\u0131 s\u00fcrd\u00fcrd\u00fcler.\u201d s\u00f6zleriyle ifade ediyor.\u00a0\u00a0Ramiz Efendi ve Refia Han\u0131m\u2019\u0131n Ortuzu K\u00f6y\u00fc\u2019nde oldu\u011fu bir s\u0131rada Hocaefendi\u2019nin dedesi Seyyid Ahmed Efendi, 1958\u2019de a\u011f\u0131r bir hastal\u0131kla yata\u011fa d\u00fc\u015ft\u00fc ve \u00fc\u00e7-d\u00f6rt ay sonra da vefat etti.
Hocaefendi, 1959\u2019dan sonra Erzurum’u terk edip ilim ve hizmet yolundaki uzun seyahatine \u00e7\u0131kacakt\u0131. Bu mukaddes g\u00f6\u00e7\u00fcn ilk dura\u011f\u0131 da Edirne olacakt\u0131.\u00a0\u00a0<\/p>\n\n\n\n

‘Hocaefendi yepyeni bir yolculu\u011fa haz\u0131rlan\u0131yor’ <\/strong><\/p>\n\n\n\n

Muhterem Fethullah G\u00fclen Hocaefendi, Erzurum\u2019dan uzun s\u00fcreli ayr\u0131lmaya karar verdi\u011finde n\u00fcfus c\u00fczdan\u0131na g\u00f6re 17 ya\u015f\u0131ndayd\u0131.  Hocaefendi, Osman Bekta\u015f Hoca\u2019n\u0131n talebeleri i\u00e7inde \u00e7ok zeki ve \u00e7al\u0131\u015fkand\u0131. Bekta\u015f Hoca ona daha fazla itimat ve ihtimam g\u00f6steriyordu. Talebeler aras\u0131nda bilemedikleri bir \u015fey oldu\u011fu zaman hocaya soruyorlard\u0131. Osman Bekta\u015f Hoca da: ‘Siz onu Fethullah’a g\u00f6t\u00fcr\u00fcn o size anlat\u0131r, izah eder.’ diyordu. \u0130\u015fte b\u00f6ylece Hocaefendi daha fazla sevilmeye ba\u015flanm\u0131\u015ft\u0131. Ama sonralar\u0131, talebeler aras\u0131nda bir \u00e7ekememezlik ve k\u0131skan\u00e7l\u0131k ba\u015f g\u00f6sterdi. Aralar\u0131nda bir s\u00fcrt\u00fc\u015fme oldu. Tabii Hocaefendi’nin buna can\u0131 \u00e7ok s\u0131k\u0131ld\u0131 ve ilim i\u00e7in seyahat etmeye karar verdi.  Bu k\u0131skan\u00e7l\u0131k ve \u00e7ekememezlik Bedi\u00fczzaman ve Hocaefendi gibi Allah dostlar\u0131n\u0131n daima ya\u015fad\u0131\u011f\u0131 bir hadiseydi. \u2018Niye biz de\u011fil de, o\u2026\u2019 Bug\u00fcn ki a\u011f\u0131r imtihan\u0131n alt\u0131nda da tamamen bu haset yatmaktad\u0131r. Onlar hasetlerinden \u2018\u0130nsanlar\u0131 Allah yolundan \u00e7evirir de, o yolu e\u011fri b\u00fc\u011fr\u00fc g\u00f6stermek isterler. \u0130\u015fte onlar do\u011fru yoldan, \u00e7ok uzak bir sap\u0131kl\u0131k i\u00e7indedirler.\u2019 (\u0130brahim Suresi, 3) \u2018Onlardan bir k\u0131sm\u0131 bildi\u011fi halde (s\u0131rf hasetten dolay\u0131) ger\u00e7e\u011fi gizlerler.\u2019 (Bakara 146)
Ramiz Hoca, Hocaefendi\u2019nin istikbali a\u00e7\u0131s\u0131ndan mutlaka Erzurum’dan d\u0131\u015far\u0131 \u00e7\u0131kmas\u0131n\u0131 istiyordu. Buna her defas\u0131nda Refia Han\u0131m kar\u015f\u0131 \u00e7\u0131k\u0131yordu.  Hocaefendi, bir g\u00fcn annesine:- Anneci\u011fim ben Evliya \u00c7elebi gibi bu Erzurum’u terk edip gidece\u011fim, seyahate \u00e7\u0131kaca\u011f\u0131m, dedi. – O\u011flum nas\u0131l olur, nereye gideceksin bu halinle, tek ba\u015f\u0131na?’ diyerek heyecanla sordu Refia Han\u0131m. Hocaefendi: <\/strong>– Ben Arap memleketlerine gidece\u011fim, \u015eam, Ba\u011fdat, M\u0131s\u0131r’da Ezher gibi yerlerde okuyup Arap\u00e7a ve Kur’an ilmimi geli\u015ftirmeye niyetlendim, dedi. Fakat, kader onu bamba\u015fka bir tarafa sevk edecekti. 
<\/p>\n\n\n\n

<\/figure>\n\n\n\n

<\/p>\n\n\n\n

Bu hadiseyi H\u00fcseyip Top Efendi hat\u0131ralar\u0131nda \u015fu \u015fekilde anlat\u0131yor: \u201cHocaefendi Erzurum’dan \u00e7\u0131kmaya kararl\u0131 oldu\u011funu s\u00f6yleyince rahmetli annesi -halam\u0131z oluyor- o\u011flum diyor: ‘Sen b\u00f6yle nereye gideceksin, vesait yok, yol yok. Bizim de g\u00fcc\u00fcm\u00fcz yok ki, sana para verelim de sen seyahat edesin. Senin can\u0131n s\u0131k\u0131ld\u0131 belli. Gel sen Edirne’ye git. Orada day\u0131m\u0131z\u0131n o\u011flu var. Onunla beraber Ramazan’\u0131 orada ge\u00e7irirsin. Buradaki i\u015fler de yat\u0131\u015f\u0131r, sen de in\u015fallah bayramdan sonra d\u00f6ner gelir, okumana devam edersin’ demi\u015f. Hocaefendi de annesinin s\u00f6z\u00fcn\u00fc tutuyor ve ‘tamam anne ben H\u00fcseyin Efendi’nin yan\u0131na gidece\u011fim, Ramazan’\u0131 beraber ge\u00e7irip d\u00f6nece\u011fim’ diyor.\u201d<\/strong>
Sonunda Refia Han\u0131m\u2019\u0131n da muvafakat\u0131 al\u0131narak Hocaefendi\u2019nin Edirne’ye gitmesine karar verildi. Zaten, Bedi\u00fczzaman Hazretleri de Hatem Hoca vas\u0131tas\u0131yla r\u00fcyada kendisine g\u00f6nderdi\u011fi bir kase cevizle bu hicretin ilk m\u00fcjdesini daha \u00f6nceden vermi\u015fti.<\/p>\n\n\n\n

HOCAEFEND\u0130’nin Edirne ve K\u0131rklareli Y\u0131llar\u0131 ile devam edecek  <\/strong><\/p>\n\n\n\n

Kaynak:Samanyoluhaber<\/a><\/strong><\/p>\n","protected":false},"excerpt":{"rendered":"

Tar\u0131k Burak Bedi\u00fczzaman ve Risale-i Nurlar\u2019\u0131n Etkisi Fethullah G\u00fclen Hocaefendi, kendi \u00fczerinde derin etkiler b\u0131rakan Bedi\u00fczzaman Said Nursi ve Risale-i Nur\u2019un farkl\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131 \u015fu \u015fekilde ortaya koymaktad\u0131r: \u201cBen Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) babamdan, annemden tevar\u00fcs etti\u011fim duygularla, d\u00fc\u015f\u00fcncelerle s\u0131ms\u0131k\u0131 ba\u011fl\u0131yd\u0131m. Fakat Efendimizin insanl\u0131k \u00e7ap\u0131nda yapt\u0131\u011f\u0131 \u015feyleri ister mucizat\u0131yla, ister Re\u015fhalarla Bedi\u00fczzaman’da g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcm zaman kendi kendime \u00e7ocuklu\u011fumda …<\/p>\n","protected":false},"author":1,"featured_media":4300,"comment_status":"closed","ping_status":"open","sticky":false,"template":"","format":"standard","meta":{"footnotes":""},"categories":[1,122],"tags":[23],"_links":{"self":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4663"}],"collection":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts"}],"about":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/types\/post"}],"author":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/users\/1"}],"replies":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/comments?post=4663"}],"version-history":[{"count":2,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4663\/revisions"}],"predecessor-version":[{"id":4665,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/posts\/4663\/revisions\/4665"}],"wp:featuredmedia":[{"embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media\/4300"}],"wp:attachment":[{"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/media?parent=4663"}],"wp:term":[{"taxonomy":"category","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/categories?post=4663"},{"taxonomy":"post_tag","embeddable":true,"href":"http:\/\/www.kocar.org\/wp-json\/wp\/v2\/tags?post=4663"}],"curies":[{"name":"wp","href":"https:\/\/api.w.org\/{rel}","templated":true}]}}