İşte bu kurucu liderlerden birisi de sayın Fethullah Gülen, takipçilerinin saygı ifadesi içinde, Hocaefendi’dir. Kendisi bir toplum lideri olarak yukarıda bahsi geçen bir çok hususiyeti günlük hayatında sergileyen ve bu hususiyetleri itibariyle de bir çok insana ilham kaynağı olmuş ve hâlen de olan bir kişidir.Hocaefendi, çevresindekilerin ve onu yıllarca gözlemleyen dost ve düşmanlarının tasdikiyle, 70 küsur yıllık hayatını ibadet ve dua etrafında örgülemesi ve bu kararlılığından taviz vermemesi yönüyle bir abiddir.

İstisnai durumlar dışında, haftanın her gününün yaklaşık üç saatini dinî ilimleri öğretme ve müzakeresine harcaması ve farklı seviyelerde ve alanlarda 150 kadar talebe yetiştirmesi yönüyle bir muallimdir.

Başyazılarından ve konuşmalarından derlenen ve her biri en çok okunanlar listelerine giren ve kendi okur kitlesini oluşturan yaklaşık 80 kadar kitaba imza atması yönüyle velud bir müelliftir.

Dinin temel kaynaklarından, Risale-i Nur Külliyatı’dan, farklı okuma ve hayat tecrübelerinden beslenen şümullü gelecek tasavvuru ve bu tasavvuru kavlî, fiilî ve yazılı olarak takipçileriyle paylaşıp onları bu vizyon etrafında toplaması itibariyle bir vizyonerdir.

Erken yaşlarından beri çok sayıda insanı cezbeden, defalarca dinlenen ve bir çok kişi için ilham ve irfan kaynağı olan binlerce vaaz ve konuşmasıyla yüksek tesire sahip bir hatiptir.

Ortaya koyduğu vizyona insanları inandırması, ikna etmesi, hayata geçirmek için teşkilatlandırması, gerekli donanım ve kaynakları sağlaması ve bu vizyonu hayata geçirmeyi milyonlarca insan için bir gaye-i hayal hâline getirmesi yönüyle bir liderdir.

Tüm bu imkânlar ve güce rağmen ömrünü mütevazi standartlar içinde sürdürmesi yönüyle de bir zahiddir.

Hayatını, sevdiği bir insanı, ona ait erdemleri, ve o erdemler etrafında şekillenmiş bir ideal toplumu anlatmaya adaması, ve bunlara dair hasretli nağmeler yazması yönüyle bir aşık ve bu aşkını veciz ve engin ifadelerle ilan etmesi yönüyle de bir ediptir.

Etrafında halkalanan binlerce kişiye mânevî rehberlik yapması, gönüllerine hitap etmesi, onları belli disiplin ve gaye etrafında terbiye etmesi yönüyle bir rehber ve mürşittir.

Yetiştiği ortam ve imkânların sağlayabileceğinin çok ötesinde dinî ilimlere vukufiyeti; beşerî, sosyal, ve pozitif bilimlere aşinalığı ve bunları yoğurarak bir düşünce dünyası meydana getirmesi yönüyle âlim, mütefekkir ve entelektüeldir.

Kendisine türlü vesilelerle başvuran binlerce insanın direkt ya da dolaylı olarak problemlerini çözmesi, dertleriyle ilgilenmesi, gönüllerini hoş tutması,  işlerini takip etmesi, bu insanlara tıkandıkları yerlerde alternatifler sunması, maslahat, müdarat, mümaşat ve idare-i kelamla çetrefilli durumları hall ü fasl etmesi, stratejik hassasiyetleri gözetmesi, çevresindeki çok farklı fıtrat ve beklentilere sahip insanları kırıp dökmeden sevk etmesi ve memnun etmesi yönüyle bir idarecidir.

Hayatını bir mefkureye adayıp onu ikame etme yolunda her şeyini feda etmesi yönüyle de bir dava adamıdır.

Hocaefendi’yi Yüceltme ve Eleştirme

Hocaefendi, bu yönleriyle, çağını aşan bir sıklete sahiptir ve bu sıklete sahip kişiler kategorisinde değerlendirilmeyi ve kritiğe tabi tutulmayı hak etmektedir. Ayrıca, genellemelere mahkum etmek yerine, her bir hususiyeti o hususiyetin uzmanları ve kriterlerince ele alınmalıdır. Bu hususiyetlerinden birisine göre hüküm vermek ve bu hükmü diğer hususiyetlerini de içine alacak şekilde teşmil etmek sağlıklı sonuçlar doğurmayacaktır. Ayrıca Hocaefendi, bir şirketin sahipleri tarafından işe alınan, tayin edilen ya da bir mevcudu idare etsin diye halk tarafından seçilen ve yine sahiplerinin ve seçenlerinin bir kısım anlayışlardan devşirdikleri kriterler muvacehesinde kendisinin başarısızlığına hükmedip istifasını isteyecekleri bir şirket CEO’su, hükümet ya da parti lideri değildir. Bunlar pragmatizme açık, kendince varacağı bir yeri olan ve bu hedefe göre değerler ve kurallar icat edebilen konumlardır. Hocaefendi ise irfan, irşad, hikmet, teceddüt ve mânâ ekseninde kendine has düsturları, intihapta aranan vasıfları, hedefleri, kontrol ve iç denge mekanizmaları ve dinamikleri olan bir gelenekten gelmektedir. Dolayısıyla fikirleri, tavsiyeleri, mânevî otoritesi, gönüllerde kurduğu yeri, ortaya koyduğu ürünleri ve hayat serencamesiyle maddî-mânevî özgül ağırlığı, toplumsal karşılığı ve mânevî nüfuzu olan bir realiteyi temsil etmektedir. Bu nüfuzunu ve otoritesini berikiler gibi kendisine insanlar tarafından bahşedilen bir makam ya da yetkiden değil hayattaki, maddî-mânevî, reel karşılığından almaktadır.

Peki Hocaefendi hatasız mıdır, la yüs’el midir? Elbette o da bir insandır, fanidir, kendi ufku, imkânları, çevresi, zaafları, beklentileri ile sınırlıdır ve muhattır. İlminden, irfanından, muhakemesinden, sezgisinden, hayat tecrübesinden, ilhamından, dünya hadiselerini takibinden ve kendisine farklı kanallardan bilgi sunanların müktesebatından müteşekkil bir ilmî kavrayışla hadiseler hakkında hüküm verir. Bu hükmünde bilgi kaynaklarının sıhhat derecesi, çok yönlülüğü ve kendi insanî sınırları ölçüsünde, ve bazen de kaderin hükmü ile, isabet de edebilir hata da. Ona hata atfetmekten imtina edenlerin aksine, kendi ifadeleri içinde, onun da hataları vardır, olmuştur ve olacaktır da. Hocaefendi’yi hatasız addedip yüceltmek ve kutsamak insanlığını görmezden gelmek olacaktır. Lider üzerinden hatasızlık ve dokunulmazlık makamları icat edenler ve daha sonra da bu makamların koruyucu zırhına bürünerek kendi sorgulanmazlıklarını temin edenler tarihte gulat-i Şîʿa ve nicelerinin içine düştüğü i’tikadî sapkınlıklara kapı aralamışlardır ve Hizmet toplumu da böyle bir tehlikeden muaf değildir.

Öte yandan, Hocaefendi’nin mezkur fazilet ve katkılarının toplamını ve meydana getirdiği müspet tesirleri yadsımak, onu bir kısım içtihadî hatalarına indirgemek, sadece bardağın boş tarafını nazarlara sunmak, global çapta sosyal bir değişimi tekeffül etmenin zarurî ceremesini elinden geldiğince geciktirdiğini ve en aza indirdiğini görmezden gelerek değişimin çapına göre ufak sayılabilecek acıların ve kayıpların ötesine nazar edememek, ileride isabet ya da isabetsizliği daha net ortaya çıkacak bu içtihadî tercihlerinden/hatalarından dolayı büyük hayal kırıklığına uğramak ve duygusallıkla bulanmış bir muhakeme eşliğinde aşırı tepkiler göstermek de aynı şekilde onu insan olarak görememenin ya da kendisine yüklenen insan üstü aşırı beklentilerin bir tezahürüdür.

Kaynak: Bir Kurucu Lider Olarak Fethullah Gülen Hocaefendi, Yüceltme ve Eleştirme