Bir bahar gibi başlar her şey; güzel tasavvurlar, tatlı düşünceler ve zümrütten hayâllerle… Her güzel başlangıç, neticeye ermenin ilk şartı ve ilk sebebi olması itibariyle de zevkli ve ümit vericidir. Ancak nice güzel başlangıçlar vardır ki ‘Baharı görmeden hazâna’ erer ve geride kırağı vurmuş bir sürü yıkık rüya bırakır. Başlatılan her hayırlı iş, her hayırlı teşebbüs, kadirşinâs mirasçılar ve birleri …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları
Sızıntı Başyazıları: Gel (2)
Bir yeni varoluşun tan yeri ağarırken, temcid verir gibi hep haykırıp inliyoruz: Gel ey varoluşumuzun mâyesi, ümitlerimizin rûhu! Gel ey birkaç asırdan beri nesillerin beklediği feleğin karnındaki mübarek yolcu! Gel ey millet ve tarih şuuru! Gölgen başımıza düştüğü günden bu yana, bu dünyada, hem şevkle gerilip coşanlar hem de salacağın tufandan uykusu kaçanlar var. Henüz ışığının tam zuhur etmediği şu …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Gel (1)
Gel ey millet ruhu ve fatihlik düşüncesi! Yıllar geçiyor ki bizler, başı açık ve yalınayak hayallerimizle hep yollardayız ve seni bekliyoruz..! Bir upuzun aydınlığın öncüleri sayacağımız şafak emarelerinin, peşi peşine tüllendiği şu günlerde, rüyalarımızda ağardığın aynı noktadan çıkıvererek ışığa muhtaç dünyalarımıza nurlar saç! Hazanının şiddetli ve amansızca estiği yörelerde sabrın solukları kesilmiş olabilir; ne var ki bizler, her gün biraz …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları : Fütüvvet Ruhu
Fütüvvet derken; tepeden tırnağa, alabildiğine genç, dinç, gözüpek ve inançla gerilmiş yiğitleri hatırlarız: Aliler, Hamzalar, Alparslanlar, Fatihler ve Ulubatlı Hasanlar gibi yiğitleri… Fütüvvet, tarihi seyri içinde nasıl anlaşılırsa anlaşılsın, o, has mânâsıyla, Allah’tan başka ilâh tanımamanın; dînî duygu, dînî düşünce ve dînî hayat için her türlü fedakârlığa katlanmanın; batıl inanç, batıl anlayış ve batıl davranışlara karşı baş kaldırmanın; her yerde …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları : Gençlik Ruhu
Toplumlar gençlik ruhuyla canlılıklarını korur, onunla gelişir ve onunla ihtişama ulaşırlar. Bu ruhu kaybedince de, kılcalları kesilmiş çiçekler gibi pörsür, dökülür ve ayaklar altında kalırlar. Delikanlılık çağında ve mektep sıralarında iken hemen her genç, millete hizmet aşkı ve vatan sevgisi gibi duygularla sık sık gerilir, toplumun yaralarını sarmaktan bu ülke ve bu ülke insanını yükseltmekten dem vurur; hissizliğe ve hareketsizliğe …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Söğüt’ün Bağrındaki Diriliş
Dünya kuruldu kurulalı gündüzler geceleri, ışık da karanlığı adım adım takip etmekte; yok olmaları varolmalar, ölmeleri de dirilmeler kovalayıp durmaktadır. Toprağın sinesinde kendini çürümeye salmış bir tohum, sümbül hayatını netice vermekte; kayaların bağrını döl yatağı edinmiş minik çam çekirdeği, şartların müsamahasızlığına rağmen salkım salkım boy atıp gelişmekte ve tıpkı hasmını yenmiş bir gladyatör havası içinde, dalların diliyle gerilip varlığını haykırmaktadır. …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları : Izdıraplı Nesiller ve Ufuktaki Işık
Yıllardır buhurdanlık gibi tütüp duran sînelerimizde birer inilti, dudaklarımızda birer çığlık hâline gelen senin ızdırap ve acılarınla, yine senin imdâdına koşmak istedik. Çevremizde sis ve duman, önümüzde ardarda mânialar; hissiyatımız sarsık, ruhlarımız yaralı; yer yer aksak karıncalar gibi sekerek, zaman zaman yanıp kül oluncaya kadar ateşin etrâfında pervaz eden kelebekler gibi uçarak senin gurbet ve senin yalnızlığın için çırpınıp durduk. …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları : Millî Ruh Düşüncesi
Bir millet, dünüyle içli-dışlı olduğu, hassâsiyetle özünü koruduğu sürece, yarınlarını teminat altına almış ve varlığını en sağlam temeller üzerine oturtmuş sayılır. Geçmişini görmemezlikten gelip dününü bütün bütün unuttuğu, ruh kökünden uzaklaşıp özüne yabancılaştığı sürece de, her esen rüzgârla yer değiştiren çer-çöp gibi savrulup durur ve kat’iyyen istikbâl vâdedici olamaz. Evet bir millet, istikbâlinin emânetçileri olan genç kuşaklara, müspet ilimleri tâlim …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Zirvedeki Ruhlar
Düşünceleri duru, seciyeleri temiz, vücudları dinç, gözleri keskin, bakışları berrâk; yürekleri topyekûn insanlığa karşı insanî hislerle dolup boşalan, kendi millet ve çevrelerine karşı da sevgi, merhamet ve hoşgörüyle çarpan zirvedeki ruhlar, dünden bugüne tarihi hadiselere yön vermiş, tarihin yükünü ense kökünde taşımış bir düzine kutsilerdir ki, zaman, onlar ve onların sundukları mesajlarla itibârilikten çıkarak değer kazanır, mekân ve mekânın bağrındaki …
Devamını Oku »Sızıntı Başyazıları: Mukaddes Göç
Göç, yaratıldığı günden bu yana hiç durmak bilmeyen insanoğlu için umumî mânâda; insanlar arasında seçkinlerden seçkin aydınlık ordusu kutsiler için de hususî mânâda ve aynı zamanda medeniyet tarihini de yakından alâkadar eden önemli bir mefhûmdur. Evet, bir tarafta anne karnından çocukluğa, çocukluktan delikanlılık ve olgunluğa, derken yaşlılık ve ölüme uğrayarak upuzun bir sefere çıkmış gariplerden garip insan fertleri; diğer yanda, …
Devamını Oku »