Bundan otuz sene evvel, Cenâb-ı Hakk’ın inâyetiyle dünyanın muvakkat şan ve şerefinin ve enâniyetli hodfürûşluğunun, şöhretperestliğinin ne kadar faydasız ve mânâsız olduğunu, hadsiz şükür olsun ki, Kur’ân’ın feyziyle anlamış bir adamın o zamandan beri bütün kuvvetiyle nefs-i emmâresiyle mücadele edip mahviyet etmek, benliğini bırakmak, tasannû ve riyâkârlık yapmamak için elden geldiği kadar çalıştığına, ona hizmet eden veya arkadaşlık edenler kat’î …
Devamını Oku »