Enginlere at sürdüğün akşamdı kenardan.
Kalyonları emrinle yürüttün karalardan;
Çılgın boğazın taşla kilitlendiği günde,
Zincirlere vurdun deli deryayı önünde;
Açtın yeniden mucizeler devrine cedvel…
Sâni-i Muhammed misin ey Fatih-i evvel? Tarih o devirler devirip gelmiş olan pîr,
Görmüşse de devler devi binlerce cihpangir,
Der-hatır eder seni ‘Fatih’ denilince;
Bir sen bu cihan fatihi cihan dilince…
Zaptettiğin iklime bir havari gibi girdin,
Dünyaya o gün sen medenî fethi getirdin! Çöktüyse hücumunla birer dağ gibi sedler,
Çiğnenmedi at nalları altında cesedler,
Allah’a kavuştuysa ezan sesleri yerden;
Birgün bile eksilmedi çanlar kulelerden,
Bir köhne çağın hükmüne son verdiğin anda.
Hükmünle senin bir çağ doğdu cihanda… Fethetmedin İstanbul’u yalnız bu seferle,
Serhaddini tuttun vatanın aynı zaferle,
Tuttun ve muhafız gibi durdun vatanın başucunda;
Fatih kılıcın kabzası hâlâ avucunda!
Ruhun beş asır sonra vücudun gibi canlı;
Hâlâ kır at üstünde yağız bir delikanlı!
Kalyonları emrinle yürüttün karalardan;
Çılgın boğazın taşla kilitlendiği günde,
Zincirlere vurdun deli deryayı önünde;
Açtın yeniden mucizeler devrine cedvel…
Sâni-i Muhammed misin ey Fatih-i evvel? Tarih o devirler devirip gelmiş olan pîr,
Görmüşse de devler devi binlerce cihpangir,
Der-hatır eder seni ‘Fatih’ denilince;
Bir sen bu cihan fatihi cihan dilince…
Zaptettiğin iklime bir havari gibi girdin,
Dünyaya o gün sen medenî fethi getirdin! Çöktüyse hücumunla birer dağ gibi sedler,
Çiğnenmedi at nalları altında cesedler,
Allah’a kavuştuysa ezan sesleri yerden;
Birgün bile eksilmedi çanlar kulelerden,
Bir köhne çağın hükmüne son verdiğin anda.
Hükmünle senin bir çağ doğdu cihanda… Fethetmedin İstanbul’u yalnız bu seferle,
Serhaddini tuttun vatanın aynı zaferle,
Tuttun ve muhafız gibi durdun vatanın başucunda;
Fatih kılıcın kabzası hâlâ avucunda!
Ruhun beş asır sonra vücudun gibi canlı;
Hâlâ kır at üstünde yağız bir delikanlı!