Asrımız, insanı yutacak öyle bir benlik dönemi ki, bir taraftan imkanların artması, diğer yandan doyma bilmeyen istekler ve kendi için yaşayan bir toplum.
Bu toplumda insana pompalanan duygu düşünce hep benlik. İnsan eğer kendisine verilen o ben duygusunu olması gereken yerde kullanmıyorsa mutlaka üstünlük aracı olarak değerlendirecektir.
Ben diyecek, dinleyin fikirlerimi, ama içi dolu olmadığı için sürekli kendinden bahsedecek. Sürekli üstünlüklerini anlatacak ve davul gibi ses verecek. Kulakları tırmalayacak.
Öze dönüp “ne beni yahu” bizim için ne yaparız diyene kadar, gürültüsünden bizar olunacak. Ama biz demek için dolmak lazım. Ne ile. Elbette enfüste dolaşıp tefekkür kapılarını zorlayıp, kendine dönüp dağılmadan sorguya dalma ile.
Bu hangi makamda olursa olsun, meziyetini toprağa gömüp çiçek açacağı günü gözlemelidir. Ama imtihan dünyası ve asrımızı gözönüne alırsak kolay olmadığı ortada. İşte burada en önemli husus yalnız olmamak, yine ben dememek ve bir camia içinde hareket etmek gerekir. Tipi boran o kadar dehşet ki, yalnız insanın savrulmaması çok zor.
Efendimiz (as) bize “Nefsin için ne istiyorsan, başkaları için de onu iste ki, hakiki mü’min olasın” beyanını esas almamızı ifade ederken, benlikten sıyrılmamızı ve boşluklarımızı doldurmamıza işaret ederek, sesimizi de kısmamızı öngörüyor.
tweet