-Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ne hoş söyler: “Hiç kimseye hor bakma / İncitme, gönül yıkma / Sen nefsine yan çıkma / Mevlâ görelim neyler / Neylerse, güzel eyler…”
-Aslında, hiç kimse onur ve haysiyetiyle oynanmasını istemez; izzet ve şerefine leke sürülmesine razı olmaz. Ne var ki, bu konuda bazı insanların durumu çok daha hassastır. Siz kendi vicdanınızda onlara bir yer verin ya da vermeyin, bazı kusurlarından dolayı onları sorgulayın veya sorgulamayın; onlar kendilerine o güne kadarki payeleri ve konumları itibarıyla, kendileri için takdir edilen onur seviyesinden bakarlar. Dolayısıyla, size bir iğne ucunun değmesi kadar rahatsızlık veren meseleler onlara çuvaldız saplanmış gibi tesir eder. Bu itibarla, iğnenin ucuyla dokunma kadarlık bir tahkir ve tezyifi bağrına zıpkın saplanmış gibi derinden hisseden bu insanları, onların özel konumları ve kendi mülahazaları itibarıyla değerlendirmek gerekir. Yoksa o insanlar dengesizliğe itilmiş, hissiliğe sevk edilmiş ve mantık dışı hareketlere zorlanmış olur.
-Günaha karşı tavır almak ayrı bir meseledir, günahkâra karşı tavır almak ise daha başka bir meseledir. Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz günahlar karşısında tavizsiz yaşamıştır; fakat, günahkâr insanlara karşı hep müsamaha ve merhametle muamelede bulunmuştur. Bu konuda Mâiz ve Gâmidiyeli kadın hadiseleri ibret verici ve ufuk açıcı birer misaldir. Allah Rasûlü onlara tevbe yolunu göstermiş, kendi ısrarlı talepleriyle cezalandırıldıktan sonra da biri hakkında “Öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe şu iki dağ arasındaki insanlara paylaştırılırsaydı hepsine yeterdi!”; diğeri hakkında da “O öyle bir tövbe etti ki eğer haraç alan bir mü’min dahi bu tövbeyi yapsaydı Allah affederdi!” buyurmuştu.
-“Fâriğ ol, aybın gözetme kimsenin / Tâ ki Hak setreyleye aybın senin.” Hazreti Settâr’ın senin ayıplarını setretmesini istiyorsan, sen de sâtir (setreden, örten, kapatan) ol, ört başkasının ayıplarını!..
M. Fethullah Gülen
Çay Faslından Hakikat Damlaları
tweet