Bu dünyaya verme gönül Dünya sana kalır değil Dünya seven dost katına Yüz akıyla varur değil Bu dünyanın mahabbeti Şol ağulu bal gibidir Ağusun bilen ol bala Parmağını banar değil Bu dünyanın zehri katı Cana erer mazarratı Zehrini bilmeyen bunun Kenduyü sakınur değil Bu dünyayı derip yığma Ahır koyup gitsen gerek Koyup gideceğin sanan Dünyayı devşürür değil Aşıkların gönlü kuşu …
Devamını Oku »Bütün Yazılar
Mahrumiyetler Kuşağında Filizlenen Aksiyon
Bütün büyük davalar ve ulvi gâyeler, birtakım mahrumiyet, çile ve ızdırabın gölgesinde bayraklaşır. Hiçbir büyük hakikat ve yüce ideal, sıkıntı görmeden ve bir kısım mahrumiyetlere katlanılmadan elde edilmemiştir. Mesela; Seyyidinâ Hz. Âdem, cennetten çıkarılma, Habil’in ölümü dolayısıyla evlad acısı çekme ve hepsinden öte insanlara hak ve hakikatı anlatma gibi hayatının önemli karelerinde birçok sancı ve ızdırap çekmiştir. Ama bütün bu …
Devamını Oku »Öğrenciler ve İmtihanlar
-Dua ile alâkalı yapılan taksimattan biri de onun fiilî ve kavlî olarak ikiye ayrılmasıdır. Üstad Bediüzzaman hazretlerinin verdiği örnekle anlatacak olursak, bir çiftçinin toprağı işlemesi fiilî bir duadır ki, bununla hazine-i rahmetin kapısı olan toprağı saban ile çalmış olur. Cenâb-ı Hakk’ın hususî bir atiyyesi olmadıkça, toprağa tohum atmadan o tarladan bir ürün almanın mümkün olmadığı açıktır. Dolayısıyla esbap adına ne …
Devamını Oku »Işık Evler – Prf. Dr. Ibrahim Canan
Evet, Mısır’da azınlık şartlarında yaşayan İsrailoğulları’nın mâbetlerinin yıkılıp, ibadetlerinin yasaklandığı, imanını izhar edebilme işinin, gözü pek, az miktarda deli kanlılara inhisar edecek kadar devlet terör ve zulmünün arttığı bir dönemde şu vahiy onlara bir kurtuluş reçetesi olarak sunuluyor: Ayetin tahliline geçmeden belirtmek isteriz: ayette geçen kıble kelimesi Türkçe meallerde, namazgah veya mescit kelimeleriyle karşılanarak evlerin “namazgah kılınması” “mescit kılınması” emredildiği …
Devamını Oku »Şiârı Aydınlatmak Olan Zât’ın Şâhitliği
Bâyezid-i Bistâmî hazretleri der ki: “Bütün iç dinamizmimi kullanarak Cenab-ı Hakk’a tam otuz sene ibadet ettim. Sonra gaybdan: ‘Ey Bâyezid, Cenab-ı Hakk’ın hazineleri ibadetle doludur. Eğer gayen O’na ulaşmaksa, Hakk kapısında kendini küçük gör ve amelinde ihlâslı ol’ sesini duydum ve tembihini aldım…” -İhlâs; ferdin, ibadet ü taatinde, Cenâb-ı Hakk’ın emir, istek ve ihsanlarının dışında her şeye karşı kapanması.. abd …
Devamını Oku »Belli Değil – Ruhsatî
Bir vakte erdi ki bizim günümüz Yiğit belli değil mert belli değil Herkes yarasına derman arıyor Deva belli değil dert belli değil Farkeyledik ahir vaktin yettiğin Merhamete çekilip göğe gittiğin Gücü yeten soyar gücü yettiğin Papak belli değil kürt belli değil Adalet kalmadı hep zulüm doldu Geçti şu baharın gülleri soldu Dünyanın gidişi acayip oldu Koyun belli değil kurt belli …
Devamını Oku »İlahi ! Asi Kulun Yine Kapına Geldi
İbrahim b. Ethem Hazretleri Kabe’nin eteklerine sarılmış dua dua yalvarıyordu:
Devamını Oku »Geçti Geçti – Necib Fazıl
Geçti, geçti mevsimler… Süpürüldü takvimler. Gidenlerden kalan şey; Duvarlarda resimler, Mezarlarda isimler… Geçti, geçti mevsimler… Hani eski iklimler? Has ekmekten dilimler. Hey gidi zamane hey! Tesellisiz ilimler, Adaletsiz taksimler… Hani eski iklimler? (1983)
Devamını Oku »Seyyah Üzerine
Ey Yücelerden Yüce! Yolumuz üzerine serip sergilediğin, sonra da bizi görmeye davet ettiğin meşherlerini, en mükemmel şekiller hâlinde sarıp sarmaladığın en bedî, en çarpıcı san’at eserlerini ve Sana ait gizli güzelliklerin tecellileri olarak binbir renk cümbüşü hâline getirip ve yine Senin bir san’at mecmuan olan tabiatın sînesine yerleştirdiğin o gözleri kamaştıran, başları döndüren resimlerin en parlağı, en mevzunu ve birbirleriyle …
Devamını Oku »Makber – Hafız Burhan
Hâfız Burhan olarak da bilinen Burhan Sesyılmaz (d. 23 Mayıs 1897, İstanbul – ö. 18 Nisan 1943, Ankara), Osmanlı-Türk Türk Sanat Müziği gâzelhan, hâfız, mevlithân ve ses sanatçısı. Babası II. Abdülhamit’in muhâfız alayından bir askerdir. Makber adlı parçanın kimin bestesi olduğuna dair belirsizlikler vardır.İlkokul yıllarının ardından Muallim İsmail Hakkı Bey ve Hâlid Lem’î Atlı’ın kısa süreliğine öğrencisi oldu. Mızıka-yı Hümayun’a girdi ve beste çalışması yaptı. 1925-26 yılları arasında Kolombiya Plak firması için art arda yüz kadar plak doldurdu ve …
Devamını Oku »