-Namaz, oruç, hac ve zekât gibi mükellefiyet ve ibadetlerde bir kısım meşakkatler bulunsa bile dinde asla zorluk yoktur; İslam “yüsr” (kolaylık) üzere vaz’ edilmiştir. Fıtratları ve karakterleri gözetmeden, onu şiddetlendiren ve ağırlaştıran, dinin ruhuna zıt bir iş yapmış olur. Rasûl-ü Ekrem Efendimiz, “Bu din kolaylıktır. Hiç kimse kaldıramayacağı mükellefiyetlerin altına girerek dini geçmeye çalışmasın; (insan ne yaparsa yapsın yine …
Devamını Oku »Bütün Yazılar
Medeniyetin Merkezindeki Mescid
Nübüvvet gibi ağır bir görevle tavzif edilen Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz bir beşer olarak insanlardan gördüğü muameleler ve karşılaştığı sıkıntılar karşısında daralıp bunaldığında bir yavrunun annesine sığınması misali kendini namazın kucağına atar, onunla rahatlar ve açılırdı. Namazla Rabbinden yardım talebinde bulunur ve böylece aşılmaz gibi görünen nice mânileri aşardı. Hadiselerin getirdiği tazyîkâta karşı namazı kalkan olarak kullanır ve …
Devamını Oku »Ne Olacak ki Belâsı
“Allah, art niyetli bakışların ve kalblerin gizlediğini bilir.” (Mümin, 40/19) Çok şeyler olur. Çok şeyler zaten oldu. Pek çok şeyler var ki, çoktan bitti, yok oldu. Tıpkı elinde kibrit tutan veledin, koca köşk yanmadan önce; ‘ne olacak ki’ demesi gibi, küçük görülen davranışların netice-sinde nice hayatlar var ki, çoktan yandı, bitti, kül oldu. Her insan âdeta kristalden bir saray. Kıymetli, …
Devamını Oku »Hizmet Rehberi Dersleri – 2
Said, tam toprak gibi mahviyet ve terk-i enâniyet ve tevazu-u mutlakta bulunmak şarttır; tâ ki Risaletü’n-Nur’u bulandırmasın, tesirini kırmasın. (Kastamonu Lâhikası, s.13) Her asra ve her asırdaki her seviye ve tabaka insana küllî mânâları ile hitap eden Kur’ân-ı Kerîm, işarî mânâlarının külliyetinde cüz’î mânâ ile teyemmüm( فَتَيَمَّمُوا صَعٖيدًا) âyeti günümüze ve hizmetimize de bakar. Yalnız oradaki “Said”e (sin harfiyle) işaret …
Devamını Oku »Hz. İkrime B. Ebu Cehil
Hicretin üzerinden on beş yıl geçmiş ve cephelerin adamı Hz. İkrime için de artık vuslat vakti yaklaşmıştı; şehadet arzusuyla cepheden cepheye koşarken huzuru ilahiye gitmek istiyordu. O güne kadar çıktığı her meydanı, kendisini Habîb-i Yârine kavuşturacak bir zemin olarak telakki etmişti ama bir türlü nasip olmamıştı. Habîb-i Kibriyâ’nın adını dört bir yana ulaştırmak için seferden sefere koşmuştu ama şehadet beklediği …
Devamını Oku »Âlem-i Halk, Âlem-i Emir ve Dua Âdâbı
-İlim nazariyesi (epistemoloji) açısından Allah’tan gayrı zâhir-bâtın, lâtif-kesif, meşhud-gayrimeşhud, canlı-cansız, dünyevî-uhrevî her şeye “âlem” denir. Bütün varlık ve onun perde arkası, Hazreti Zât’ın varlığının delili, icraatının belgeleri, kemâlinin aynaları, kaderi plân ve programının kitap ve defteri, belli bir tafsil adına her şeyin mahall-i taayyünü, aynı zamanda sıfat ve isimlerinin tecelli alanı olması itibarıyla görünen-görünmeyen hemen her şey O’na ait derin …
Devamını Oku »Çocuğuma – Diane Loomans
Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı Ona işaret parmağımı kaldırıp yasaklar koymak yerine, Parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim. Hatalarını daha az düzeltir, onunla daha çok yakınlık kurmaya çalışırdım. Onu sadece gözlerimle izler, saat kısıtlamaları koymazdım. Daha bilgili olmaya çalışır, daha çok şefkat gösterirdim. Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar, uçurtmalar uçururdum. Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine, onunla oyun oynardım. Onunla …
Devamını Oku »Zor Zamanda Yapılan Yardım
İran- Irak Savaşı’nda kaybettiği kocasının biriktirmiş olduğu imkanları da çoktan tüketmiş, bir gün aç, bir gün tok yaşar hale gelmişlerdi. Kendi neyse de geride kalan üç çocuk yokluk bilmiyor, acıkınca feryadı basıyorlardı. Kerkük’ün sokaklarında ise sefalet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı?.. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizinin camından yola doğru ümitsizce bakarken bir taksinin durduğunu, içinden bir …
Devamını Oku »Ebû Cehil’in “A” Takımı ve Efendimiz Farkı
Ne ümitlerle geldikleri Bedir’de, Ebû Cehil ordusu büyük bir bozgun yaşamıştı; canını kurtaran Mekke’ye kaçmış, arkada ise yetmiş tane cansız beden bırakmışlardı. Bedir’de ölen, sadece Ebû Cehil değildi; onunla birlikte lider takımının neredeyse tamamı öldürülmüştü. Kardeşi Âs İbn-i Hişâm da onlar arasındaydı. Ebrehe’nin ordusuna benzer bir hezimetti bu; kin, nefret ve hırslarının altında kalmıştı. “Ekibi” de onunla birlikteydi; Ukbe İbn-i …
Devamını Oku »Hz. İbrahim’ın (as) Dilinden Tevhid Dersi
Kur’ân-ı Hakîm’de tevhidle ilgili mesajlar çoğu kere adı tevhidle özdeşleşmiş İbrahim (a.s.)’ın diliyle insanlara duyurulur. Hususiyle Şuara sûresinde, bir biri ardınca onun lisanıyla dört gerçeğe dikkat çekilir. Şimdi bu hususların izahına geçmeden bu âyetleri mealen arzedelim: “(Sizin o Rab olarak bildiğiniz) putlarınız, benim düşmanımdır; (benim Rabbim), âlemlerin Rabbidir ancak. O’dur beni yaratan ve beni hidayet eden; O’dur, beni yediren ve …
Devamını Oku »