Akaid kitaplarımızda iman hakkında aşağıdaki malûmata ¡rastlamaktayız. İman lügatda: Verilen haberin hükmünü tasdik ve kabul ile ona sadık kalmaktır. Teslim ve inkıyâd mânâlarını da tazammun eder. Şeriatde ise: Muhbir-i mahsus olan Peygamberin verdiği haberleri iz’ân ve kabul ile tasdik etmek, tamamiyle munkad ve teslim olmaktır. Şu halde şer’î imanla, lügavî iman arasında yalnız (mü’menu’n-bih) yani inanılacak şeyler itibariyle fark vardır …
Devamını Oku »Etiket Arşivi: Allah
Azametli İfadeleri Kullanmak Sâdece Allah’a Yaraşır
Kur’an-ı Kerim’de hiçbir mahlûkun ifâde etmeye gücü ve hakkı olmayan son derece azametli ifâdelerin bulunduğunu görmüştük . Önemine binaen burada birkaç misal üzerinde daha durduktan sonra, bu ifadeleri söylemenin niçin sadece Allah’a yaraştığını açıklamaya geçebiliriz. Kur’an’da şöyle buyrulur: “Onlar, Allah’ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler, O’na lâyık tazimi göstermediler. Hâlbuki kıyamet günü bütün bir dünya O’nun avucunda, gökler âlemi …
Devamını Oku »Tanrı’ya Koşan Fizik – Sadettin Merdin
BİRİNCİ BÖLÜM: Antik Felsefeden Modern Fiziğe Korintoslulara Mektup 8\1: Hepimizin bilgisi olduğunu biliriz. Bilgi kibirlendirir. “Fakat sevgi bina eder.” şeklindeki ifade bilimi küçümsüyordu. Batı da; Abel Rey’in ifadesiyle “Bilim insanların faraziyelerinden dini özelliğin atılmasıyla başlar.” inancı içinde bir din-bilim kavgasıyla yola çıkıyordu. Kilisenin ilim adamlarıyla yaptığı mücadele putperestlerle yaptığından fazlaydı. 1500’lü yıllarda dünya görüşü organikti. Avrupa’da buna bağlı ve Aristo …
Devamını Oku »Allah İnancı
Genel Olarak Allah İnancı Geçmişte ve günümüzde Allah inancının yansımalarını ve ahlak ile olan ilişkisini görebilmek için, semavi dinlerdeki Allah algısını gözden geçirmenin uygun olacağı kanaatindeyiz. Tarihin her döneminde insanların inandıkları, tapındıkları varlıklar olagelmiştir, inançsız bir insan toplumuna rastlamak mümkün değildir. Tanrı olarak kabul edilen ve kendisine bağlanılan varlık, her zaman en kutsal, saygıya ve yüceltmeye en layık bir nitelikte …
Devamını Oku »10. Söz Haşir (Ölümden Sonra Diriliş) Bahsi – 12 Hakikat (1)
MUKADDİME Birkaç işaretle, Yirmi İkinci, On Dokuzuncu ve Yirmi Altıncı Sözlerde izah edilen bazı meseleleri bildireceğiz. Birinci İşaret Hikâyedeki sersem adam ve emin arkadaşı üç hakikati, kıyaslamayı temsil eder. Birincisi: Nefs-i emmarem ile kalbim arasındadır. İkincisi: Yolunu şaşırmış dinsiz felsefenin takipçileriyle Kur’an-ı Hakim’in talebeleri arasındadır. Üçüncüsü: İslam ümmetiyle küfür milleti arasındadır. Nefs-i emmarenin, o felsefecilerin ve küfür milletinin en müthiş …
Devamını Oku »Lâ tahzen-Üzülme!
Allah’ın (c.c) Güzel İsimleri – Esma-i Hüsna
Bediüzzaman Hazretlerinin, “Her şey hamd ile Allah’ı tesbih eder” (Isrâ sûresi, 17/44) âyetinin bir tefsiri/yorumu mahiyetinde kaleme aldığı “32. Söz, Üçüncü Mevkıf Birinci Mebhas’ta, varlıkların Allah Teâlâ’yı nasıl tesbih ettikleri anlatılmıştır. Yani O’na göre, “Her şey hamd ile Allah’ı tesbih eder” demek, bütün yaratıklar, gerçekte Ilâhî isimlerin tecellileridir ve onlar, yaratılışları, şekil ve suretleri, hayatları, gördükleri vazifeler, hayatlarındaki neticeler ve …
Devamını Oku »Kur’ân’ın İknâ Husûsiyeti – Muhammed Çelik
Genel Değerlendirme: Kitap ilk bölümünde, uluhiyyet, nübüvvet ve ahiret, Hz. Muhammed’in (sav)’ın risaletini ispat konularını inceliyor. İkinci bölümde ise Kur’an’ın ikna yöntemleri tesbit edilerek ele alınmıştır. Kur’ân’ın ikna hususiyeti bir doktora tezi çalışmasını oluşturmaktadır. Kitab, Yrd. Doç. Dr. Muhammed Çelik tarafından Prof. Dr. Suat Yıldırım’a takdim edilmiş eser niteliğini taşımaktadır. Aynı zamanda, eserin sunuşu Prof. Dr. Suat Yıldırım tarafından kaleme …
Devamını Oku »El-Farabi’nin Büyük Duası
Bu çalışmada Muallim-i Sânî Fârâbî’nin “Duâ’un Azîmun li Ebî Nasr el-Fârâbî” adlı risalenin Arapça metninden Türkçe çevirisini verdik. Fârâbî bu duasında Allah’a inanmış biri olarak, saf duygularla O’na dua etmektedir. Bu dua metninde onun İslam dinini ve kültürünü bir olgu olarak dikkate aldığını ve onları önemli bir öncül olarak kabul ettiğini anlamamız mümkündür, bu da onun felsefesinin kaynakları hakkında bize …
Devamını Oku »Risale-i Nur’da Külli Kaideler- 2 – Ali Ünal
Gözün karası gece, fakat ışıklı gece, beyazı ise gündüz, fakat karanlık gündüz gibidir. Çünkü gözün karası olmazsa beyazı ile görülmez. İnsanda dimağ, gözün beyazına ve karanlık gündüze, kalb ise gözün karasına veya göz bebeğine ve ışıklı geceye benzetilebilir. Gündüz ve gece birlikte bir günü tamamlar; göz ile görebilmek için de gözün akının yanısıra karası da bulunmalıdır. Yoksa görmek mümkün değildir; …
Devamını Oku »